10,5 Milyon İnsan 17 Yaşından Büyük Binalarda Yaşıyor

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV), Türkiye’deki konut stokuna ilişkin yeni bir araştırma düzenledi. Araştırmanın sonuçlarına bakılırsa ülkemizdeki 6 büyük kentte yaşayan 10,5 milyon şahıs, minimum 17 senelik binalarda ikamet ediyor.

Araştırma kapsamında İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Kocaeli illerinde emek harcamalar yürütülürken, içinde insanların yaşamış olduğu ortalama 2,9 milyon konutun 17 yaş ve üstünde olduğu tespit edildi. ‘Yaşlı konut’ statüsüne giren ve risk grubunda bulunan bu 2,9 milyon konutta ise 10,5 milyon insan yaşıyor.

‘Konut yaşı ve zelzele içinde direkt bir ilişki var’

Yaşlı konut stokunun bilhassa de eski yerleşim yerlerinde yoğun bulunduğunu kaydeden Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı Kurucusu ve Yönetim Kurulu Üyesi Haldun Ersen, konut yaşı ve zelzele içinde direkt bir ilişki bulunduğunu belirterek “Kentsel dönüşüm yalnız İstanbul’u değil, tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir durum. Ortalama 33 milyon insanoğlunun yaşamış olduğu, ülke nüfusunun yüzde 40’ının ikamet etmiş olduğu 6 büyük kentinin konut stokunu araştırdık. Bu sebeple konutların yaşlanması ile zelzele içinde direkt bir ilişki var. Bu yüzden yaşlı konutları bertaraf edebilmemiz için bu araştırmayı ortaya koymamız ehemmiyet arz ediyordu” dedi.

Türkiye’deki konutların yüzde 80’i yaşlı statüsünde yer ediniyor:

Türkiye’nin yüksek zelzele riskine haiz bir coğrafyada bulunduğunu söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi Mühendislik ve Tabiat Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Dr. Cem Yenidoğan, “İstanbul, içinde yaşayan nüfusla beraber ciddi bir riskle karşı karşıya. Bu riski azaltmak için çeşitli emek harcamalar yapılıyor. Türkiye ve İstanbul bazında yaptığımız çalışmalarda konut yapı stokunun yüzde 80’inin 2000’li yıllarda yapıldığını görüyoruz. Konutlar iyi mi yenilenebilir yada güçlendirilebilir mevzusunda ciddi emek harcamalar yürütülmekte. Binaların tabanlarına ve ara katlarına yerleştirilen ileri teknoloji cihazları zelzele olmadan ilkin bir kolon vazifesi görüyor. Zelzele esnasında oluşabilecek hasarları minimize ederek yaşanabilecek kayıpları en aza indiriyor” dedi.

‘Riskli yapı tespit yerine direk güçlendirmeyi tercih etmeliyiz’

Bölgelerde faya yakınlık durumuna bakılırsa riskin de arttığından bahseden Dr. Cem Yenidoğan, neler yapılması gerektiği hakkında “Zemin, bina özellikleri ve mühendislik işlemleri oldukça ehemmiyet arz ediyor. Tasarım yaparken bizim için güvenlik, ekonomik ve güzel duyu dediğimiz üç kavram önemlidir. Güvenliği sağlayamaya çalışırken ekonomiyi de düşünmek zorundayız. Bir bina, sizi öldürmeden binayı boşaltmanıza fırsat sunuyorsa bizim için o bina görevini yerine getirmiştir. Zelzele yalıtımı ve sönümleyiciler benzer biçimde şekilleri kullanabiliriz. Riskli yapı tespit yerine direk güçlendirmeyi tercih edebilirsiniz. Fazlaca muntazam zemini olan bir bölgedeki bina eğer yanlış mühendislik hizmeti aldıysa zayıf görülen bir bölgedeki binadan daha çok hasar görebilir. Doğru teşhis yapabilmek için binaya bakmak gerekmektedir” ifadelerini kullandı.