LoL Evreninin Hikayeye Nazaran En Kuvvetli Şampiyonları

Peki League of Legends’ın haiz olduğu hikayeye bakılırsa hangi karakter hangisinden kuvvetli bunu asla düşünmüş müydünüz? Meta açısından bakarsak herhangi bir karakter aniden dengeleri sarsabiliyor yada uzun süredir dengeleri sarsan bir karakter aniden tahtından olabiliyor.

Fakat hikayede işler pek bu şekilde ilerlemiyor. Her karakter geçmişi ve yeri hikayede belli olduğundan öykü üstündeki güç dengesi pek fazla değişkenlik göstermiyor. Bu zincire katılan yeni karakterler olabiliyor fakat zincirde ilerlemek yada geri düşmek pek kolay kolay gerçekleşen bir durum değil.

League of Legends evreni nerede geçiyor?

League of Legends Runeterra isminde dört bir tarafı değişik kıtalarla kaplı bir evrende geçiyor. Bu kıtaların her biri birbirinden değişik ulusa ve bu ulusların her biri de birbirinden kuvvetli karaktere ev sahipliği yapıyor. Bu uluslar içinde medeniyetin baş gösterdiği bölgeler mevcut olsa da antik diyarlara ve gizemlere ev sahipliği icra eden birçok esrarengiz kıta da mevcut ve doğal ki League of Legends’ın karakterlerinin her biride bu kıtalardan çıkıp kendini Sihirdar Vadisi’nde buluyor. Doğal ki vadide işler arkaplan hikayesine değil birazcık bilek gücüne bakıyor fakat bu başka bir öykü. Durum bu şekilde olunca bizde hikayeye bakılırsa en kuvvetli ilk 10 karakteri kendi içinde güçsüzden güçlüye doğru sıraladık.

LoL’ün en kuvvetli karakterleri: 

• Kayle
• Lissandra
• Volibear
• Soraka
• Mordekaiser
• Zoe
• Bard
• Fiddlesticks
• Aurelion Sol 
• Kinred

Adaletin Kılıcı Kayle:

Targon Dağı’nda doğan Kayle, bir zamanlar Demacia’yı sakınan ve Targon Prime’ın ötesine geçmeyi başaran Hakkaniyet Sureti’nin gücüne haiz yükselmiş bir Targonyalı. Yükselişinin arkasından adaletin yüzü olarak değişik bir yaşam sürmeye başladı. Bununla beraber Garen’in ulti kabiliyetinin varoluşundan da görevli şahıs olarak biliniyor.

Buz Cadısı Lissandra:

Buzdoğanların haiz olduğu “Gerçek Buz” enerjisini kullanabilmesinin yanı sıra Volibear ile olan savaşından yaralandıktan sonrasında “Kara Buz” gücünüde kullanmayı öğrenen Lissandra birçok kişinin verdiği krediden oldukca daha fazlasına haiz. Tüm gerçekliğin sonu olarak malum Watcher’ları hapis tutabilen tek karakter olduğundan evrendeki en kuvvetli ölümlü şahıs olma ihtimali mevcut.

Sonsuz Fırtına Volibear:

Runeterra’daki birçok ulusun varoluşundan beri yaşamını sürdüren Volibear, Freljord’un ilk tanrılarından biri. İnsanların ateşi bulmasından itibaren onları gözleyen ve tüm işlerini eski usül savaşma yöntemi kan ve pençe ile çözen Volibear, Freljord’un durdurulamaz enerjisini ve öfkesini temsil ediyor.

Mukaddes Varlık Soraka:

Tamamen göksel bir varlık olan Soraka, fizyolojik bir biçim elde edip ölümlere yardım edebilmek için mukaddes güçlerinden vazgeçip Runeterra’ya iniyor. Soraka şu an fizyolojik bir bedene haiz fakat güçleri o denli fazla ki Soraka’nın ölümlü bedeni bu gücü kaldırmakta güçlük yaşıyor ve vücudu içten yanıyor. Bu yüzden oyun içinde birine can bastığınızda kendi canınızın bir kısmını kaybediyorsunuz. Ayırca hikayeye bakılırsa fizyolojik bedeni enerjisini kaldırmadığı için yavaş yavaş öldüğü biliniyor.

Demir Hortlak Mordekaiser:

Yaşamış olduğu zamanlarda bir Savaş Beyi olan ve kendi ölümsüz kalesini inşa edip, tüm bir kıtayı tek başına yok eden Mordekaiser’ın ölümü arkasında bıraktığı ceset dağının tepesinde kendi kendine bir halde gerçekleşiyor. Öldükten sonrasında herhangi bir ölüm tanrısı olmadığını fark eden Mordekaiser, ölüm tanrısı olmaya karar veriyor ve şu an ölüler diyarının gerçek kralı olarak biliniyor.

Alacakaranlığın yüzü Zoe:

Alacakaranlığın çehresi olarak malum Zoe, bununla birlikte Targon’un kozmik habercisi olarak hareket edip dünyaları tekrardan şekillendiren olayları müjdeliyor. Zoe, alacakaranlığın oldukca kuvvetli olmasından dolayı listede bu kadar yüksekte yer ediniyor. Kendi alacakaranlık gücü ile Aurelion Sol benzer biçimde yıldızlara hükmedebilen mukaddes bir varlığı bile tutsak tutabiliyor.

Kozmik Koruyucu Bard:

Saf kozmik bir enerji olmasına karşın, gerçek anlamda bir dövüşçü olmayan ve şu zamana kadar kimseyi incitmemiş olan Bard, kozmozun ürettiği ilk ses olarak biliniyor. Soraka’nın aksine mukaddes güçlerinden vazgeçmeyen Bard, bir tek Runeterra’yı ziyaret ediyor ve insanları korkutmak istemediği için varlığını oldukca belli etmiyor. Hikayede kimselerle alıp veremediği bir şey olmamasına karşın kozmik bir varlık olduğu da bir gerçek.

Kadim Dehşet Fiddlesticks:

Malum ilk şeytanlardan önde gelen Fiddlesticks, tüm Runeterra’nın hareket etmesine sebep olan karanlık bir güç. Bununla beraber tek bir kralın öteki 9 kralı tükettiği 10 kral efsanesindeki kaynak olarak biliniyor. Bu yüzden zamanında 10 şeytan olduğu fakat Fiddlesticks’in öteki şeytanları tükettiği varsayılıyor. Kafalarda oluşan başka bir yanılgıyı da düzeltelim: Fiddlesticks aslen bir korkuluk değil, o korkuluğun içindeki bir şeytan.

Yıldızların Hakimi Aurelion Sol: 

Aurelion Sol, Runeterra evreninin tanrısı olarak biliniyor ve kelimenin tam anlamıyla gezegenlerin etrafındaki yıldızları oluşturabilme özelliğine haiz. Kozmozun uçsuz bucaksız boşluğunu kendi tasarladığı harikalarla süsleyen Aurelion Sol, özgürlüğünü geri kazanmak için uğraşıyor.

Madalyonun iki yüzü Kindred:

Gerçeklikte varolan her şey bir halde son ile karşılaşacaktır ve Aurelion Sol’da bir kural dışı değil. Kurt ve kuzu olarak ölümün ikiz yüzünü temsil eden Kindred, Kuzu vasıtasıyla kaderini kabul edenler için ölümlüler diyarından süratli bir kurtuluş sunarken, kurt acımasız bir halde öldürüyor. Kindred’ın doğasına ilişkin birçok değişik yorum bulunsa da ‘Ölümün ta kendisi’ olduğu hepimiz tarafınca malum bir gerçek.