Disleksinin Fark Edilmeyen Bir Pozitif yanları Olduğu Ortaya Çıktı

Cambridge Üniversitesinden Helen Taylor ve Martin David Vestergaard isminde iki psikolog, gelişimsel disleksinin geleneksel görüşünü bir dezavantaj olarak tekrardan incelediler ve nörolojik özelliklerinin değişik koşullar altında avantajlar taşıyabileceğini öne sürdüler.

Gelin hem Cambridge Üniversitesinden psikologların araştırmasında ortaya çıkardığı disleksinin avantajlarına bakalım hem de disleksi bozukluğu tam olarak nedir bilmeyenler için küçük bir özet geçelim.

Disleksi nedir?

Disleksi hastalığını bilmeyenler için küçük bir özet geçelim; Disleksi; temel olarak okuma, yazma ve heceleme ile ilgili sorunlara yol açan yaygın bir öğrenme bozukluğudur. Öğrenme zorluğuna karşın zekanın etkilenmediği bu bozukluğa haiz olan insanoğlu, cümlelerdeki harfleri aynı yukarıdaki hareketli görseldeki benzer biçimde.

Disleksinin göz ardı edilen bir pozitif yanları olduğu ortaya çıktı

Psikologlar spesifik olarak yazılı kelimeleri süratli bir halde yorumlamayı zor gören beyinlerin, karar vermeyi geliştiren yararlı ipuçları için çevrelerini daha kolay keşfettiğini öne sürüyorlar. Gelişimsel disleksi, yazılı bir kelimenin görsel formatını anlamlı bir ses grubuna dönüştürmede güçlük olarak açıklanıyor.

Dünya nüfusunun %5 ila 20’sinin disleksiye haiz, bu insanoğlu çoğu zaman okuma kabiliyetini bir yıl kadar geç kazanır ve bu kişilerin akranları ilerledikçe onlar geri kalır. Standartlaştırılmış bir eğitim sisteminde bu gecikmenin zincirleme tesiri derin olabilir, itimat ve öz saygıyı azaltabilir ve potansiyel olarak bir takım toplumsal soruna sebep olabilir.

On seneler süresince psikologlar, disleksi emareleri gösterenlerin bununla birlikte küresel soyut ve uzamsal akıl yürütmede daha iyi olma eğiliminde olduklarını belirttiler. Ek olarak bu kişiler daha yaratıcı olma eğilimindedirler ve neticeleri tahmin etmede daha iyidirler.

Bu, metinlerden data alma kabiliyetlerine kıymet verilen bir dünyada bu insanların sorunlarla başka çıkmak için kullanabileceği bir strateji olabilir sadece Taylor ve Vestergaard durumun bu şekilde bulunduğunu düşünmüyorlar ve şu şekilde diyorlar:

“Disleksisi olan kişilerin yaşamış olduğu güçlük alanlarının, yeni bilgilerin keşfedilmesi ve mevcut bilgilerin kullanılması arasındaki bilişsel bir değiş tokuştan kaynaklandığına inanıyoruz; bunun tersi, bulgu benzer biçimde belirli alemlerde gözlemlenen gelişmiş kabiliyetleri açıklayabilecek keşifçi bir önyargıdır.”

Ruhsal olarak konuşacak olursak, zihinlerimiz keşif-sömürü değiş tokuşu isminde olan devamlı bir çekişmeyle kısıtlanır. Bir karar vermek için, haiz olduğumuz bilgilerin doğru ve tahmin edilebilir bir sonuçla sonuçlanma olasılığı mevzusunda rahat olmamız gerekir.

Yitirme riskine karşın Daha iyi bilgiye haiz olana kadar bekleyebiliriz sadece oldukca süratli hareket edersek kararımızın neden bir hata bulunduğunu öğrenemeyebiliriz. Taylor, “Yeni fırsatları keşfetmek ve belirli bir seçimin yararlarından yararlanmak arasındaki dengeyi oluşturmak, uyarlama ve hayatta kalmanın anahtarıdır ve günlük hayatımızda verdiğimiz kararların çoğunun temelini oluşturur” diyor.

Kısaca özetle psikologların demek istediği şu ki, disleksiye haiz insanoğlu, haiz olmayan insanlara kıyasla bilhassa dirimsel ehemmiyet taşıyan mevzularda oldukca daha süratli bir halde doğru sonucu verebiliyorlar. Kısaca başka bir evrende mühim kararlar alınması ihtiyaç duyulan bir iş için disleksiye haiz insanlara öncelik veriliyor olabilir.