Etkisi altına alan Cemal Süreya Şiirleri

Modernist Türk şiir akımı İkinci Yeni’nin en mühim isimlerinden bir tanesi olan Cemal Süreya, yaşamı süresince sayısız şiire imza atmış ve şiir dışındaki eserleri ve çevirileriyle de edebiyat dünyamızı zenginleştirmiş. Gelin Cemal Süreya imzalı en iyi şiirlerden bazılarına yakından bakalım ve ustanın esrarengiz kalemi ile bir yolculuğa çıkalım.
1931 senesinde Erzincan’da doğan Cemalettin Seber adı hiç kimseye tanıdık gelmeyecektir fakat eserlerindeki imzası Cemal Süreya adı hepimizin gönlünü titretecektir. Şu sebeple Cemal Süreya, 9 Ocak 1990 tarihinde yaşamını kaybedene kadar sayısız şiir kaleme almıştır. Çağdaş Türk şiir akımı şeklinde tanımlanan İkinci Yeni hareketinin en mühim isimlerinden bir tanesi olarak adını edebiyat tarihimize yazdırmıştır.
Cemal Süreya yalnızca bir ozan değil, bununla beraber yazar ve çevirmendir. Değişik türlerde pek fazlaca yaratı vermiş ve kırka yakın Fransızca eseri dilimize kazandırarak edebiyatımızın zenginleşmesini elde etmiştir. Elbet pek fazlaca okuyucu onu öteki eserleri ve çevirileriyle değil usta işi şiirleriyle tanıyor. Gelin Cemal Süreya imzalı en iyi şiirlerden bazılarına yakından bakalım ve ustanın esrarengiz kalemi ile bir yolculuğa çıkalım.
En etkisi altına alan Cemal Süreya şiirleri:
Sen ölümüm kalımım: Biliyorum Sana Giden
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir süre sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada yar;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar benzer biçimde
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Hanımefendi Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek benzer biçimde koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslına bakarsak, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla tekrar tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu bu şekilde pek de kolay değil gerçi…
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da azca değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha eğer olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur bir ihtimal
İnan belli etmem, seni asla rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
İkiye bölünecek benzer biçimde bir sema: Aşk…
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Tanrı bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş tekrar gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki asla olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
O şekilde düzeltici öyleki yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar sema kendini ikiye bölecekti
Şu sebeple iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonrasında
Sonrası iyilik güzellik.
Afrika hariç değil: Üvercinka
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Lâleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Fakat nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Tüm kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun tamamlanmamış olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış benzer biçimde bunca uzaması saçlarının
Ben bu şekilde canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Tüm kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni aslolan saran o
Onunla daha bir değere biniyor nefes almak
Sabahları acıkmış olduğu için haklı
Gününü kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları benzer biçimde güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Tüm kara parçalarında
Afrika dahil
Beraber mısralar düşürüyoruz fakat iyi fakat fena
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Esasen bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Tüm kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden söz açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah benzer biçimde cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Aslolan yoksulluk ondan sonrasında başlıyor
Tüm kara parçalarında
Afrika hariç değil
Günışığı dadanan pencere: Sevgilim Ben Şimdi
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Yaşantımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
“Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz”.
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bu günlerde
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor tenha
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen – derbeder ve kirli
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Serinletici soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda
Memo’nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar benzer biçimde
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyelerden çekiniyor
Ufak oda karanlık ve tenha
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi
Usulca bir öpüş: Güzelleme
Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar süper ötesi ki artık o denli olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
Bu da yatak olduğuna bakılırsa altımızdaki
Sabahlara kadar koynumda yatmışsın
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o denli güzelsin ki artık o denli olur
İşe bak sen gözlerin de burda
Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
İyi ki burda yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya
Sen aslolan bunlara bak bunlar dudakların
Bunların hitabı olur öpülmesi olur
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Derhal yanımızdan balıklar gidiyordu.
Bir şeyin provası benzer biçimde: İki Kalp
İki kalp içinde en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve bazen
Sadece parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek beden gösterisi dönemin;
Oldukça erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Unutulacak benzer biçimde değil: Yakın…
Güzelsin sevgilim,
Fakat fazlaca yakından!
Öptüm ve öptüm: Sayım
Ayışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonrasında ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni
Korkarak ayrılmak: Roman Okudum Seni Düşündüm
Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Yürürüz başkentin sokaklarında
Bir dere şu tutuk konuşan cumartesi
Üstünde iki yonga: Çarşamba, bir de cuma
Ayrılık sözleri etme sevgilim
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa
Kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
Sonrasında ayrılıyoruz korkuyoruz da
Kimi süre neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi süre bir köşe arıyoruz en sapa
İşimiz mi yok, şu Akay’a sapalım istersen
İstersen garson girelim ilkyazın gazinosuna
Börekçi! diye bağır istersen şurda
Kısmet çıkar -sanırım- Emek’te oturan kıza
Abiler! Abiler! diye bir şey satayım ben
Mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda?
Üç peseta benzer biçimde bir paraya dondurma yemiştim
Madrid’te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu
Londra’da
Seversin mi beni, doğru söyle fakat? – Sigara?
Ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca
İnan Selimiye’nin minareleri benzeri biçimindesin
Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya
Yazdı fakat: Yazmam Daha Aşk Şiiri
Oydu bir bakışta tanıdım onu
Kuşlar bakımından uçarı
Çocuk tutumuyla beklenmedik
Uzatmış ay aydınlık karanlığıma
Nerden uzatmışsa tenha boynunu
Dünyanın en güzel kadını oydu
Saçlarını tarasa baştan başa rumeli
Otursa fakat asla oturmaz ki
Kan kadını rüzgardı atların
Hep andım ne yaşanır bulunduğunu
En fazlaca neresi mi ağzıydı elbet
Tüm duyarlıklara ayarlı
Öpüşlerin türlüsünden elhamra
Sınırsız denizinde çarşafların
Bir gider bir gelirdi işlek ağzı
Ah şimdi benim gözlerim
Bir ağlamaktı tutturmuş gidiyor
Bir kadın gömleği üstümde
Günün maviliği ondan
Gecenin horozu ondan
Modernist Türk şiir akımı İkinci Yeni’nin en mühim isimlerinden olan Cemal Süreya imzalı en etkisi altına alan şiirlerden bazılarını listeledik. Elbet bu sıralama fazlaca daha uzun olabilirdi. Listemizde olmasını istediğiniz ve favori Cemal Süreya şiirinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.