DÜNYA

Kore’ye Giden Türk Ordusunun Göğsümüzü Kabartan Hikâyesi

“Savaşın iyisi, barışın kötüsü olmaz” derler. Bu doğru söze katılmamak mümkün değil. Elimizde olmayan imkânlardan dolayı katıldığımız savaşlarda bile Türk Milleti’nin duruşu ve karakteri, tüm dünyaya yayılmış bir gerçektir. Bugün, bizim unuttuğumuz gerçeklerden bazılarını sizlerle paylaşacağız.

Bugünlerde derhal yanıbaşımızda Rusya – Ukrayna Savaşı yaşanırken; günümüzden 69 yıl ilkin sonlanmış (ya da ara verilen) Kore Savaşı’na direkt olmasa da dolaylı bir halde katılan ve ardında göğsümüzü kabartacak bir hikâye bırakan Şimal Yıldızları’ndan bahsedeceğiz.

Eğer hazırsanız; bayrakları asmaya başlayın. Hem Şimal Yıldızları’nın tanık olduğu hikâyeye hem de bizim gözümüzden Kore Savaşı’na küçük bir süre yolculuğuna çıkıyoruz.

II. Dünya Savaşı’na gelene kadar Türk Milleti ardı ardına büyük savaşlar verdi

İnönü ve Churchill

  • Her iki önder de yalnız kendi isteklerini dile getirdiğinden dolayı sonuçsuz kalan ve bundan dolayı Sağırlar Diyaloğu olarak da malum tarihî Adana Görüşmesi’nde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Birleşik Krallık Başbakanı Winston Churchill

1923 senesinde kurulan Cumhuriyet, kurulmadan ilkin fazlaca çetin mücadeleler vererek Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirmişti. Daha öncesinde yaşanmış olan Birinci Dünya Savaşı’nda ve peşinden yaşanmış olan Kurtuluş Savaşı’na kadar ilerleyen süreçte hem Türk milleti hem de Türk ordusu fazlaca ciddi şekilde yıprandı.

Türk milletinin senelerce savaşlarda çekmiş olduğu sıkıntılara en yakından tanık olan kişilerden biri de Kurtuluş Savaşı ve bağımsızlık mücadelemizin en mühim isimlerinden, pek fazlaca kişiye bakılırsa Genç Cumhuriyet’in iki numaralı adı Mustafa İsmet İnönü’ydü.

II. Dünya Savaşı’nı burnumuz bile kanamadan, tek mermi dahi atmayarak atlattık

Afiş

  • İkinci Dünya Savaşı’nın sembollerinden önde gelen ve Alman hava saldırısından dolayı Londra sokaklarına asılan poster (insanların ürkü yapmaması icap ettiğini ifade ediyor)

Devrin Cumhurbaşkanı İnönü’nün ordu çıkışlı bir isim olması, Türk Milleti’nin artık zorunlu kalmadıkça savaşacak bir gücünün kalmadığını bilmesinden dolayı olacak ki Türkiye, II. Dünya Savaşı’nda Müttefikler ve Mihver Devletler içinde denge politikası izledi.

Her ne kadar savaş sonunda Müttefikler’in kazanılmış olduğu belli olunca Müttefikler’in safında yer almış olsak da, devlet olarak II. Dünya Savaşı’na fiilen katılmadık. Elbet ki muharebeye katılmamak, her şeyi güllük gülistanlık da yapmadı.

II. Dünya Savaşı’nda yaşadığımız derin ekonomik çıkmaz

Gazete haberi

  • Ekonomik problemler neticesinde uygulamaya geçen ekmek karnesine ilişik bir gazete haberi

O günlerde hem yansız kaldığımız için her iki kutuptan da gelen siyasi baskılar, hem dünyada yaşanmış olan savaş gerçeği hem de yeni kurulmuş bir devlet olmanın getirmiş olduğu etkisinde bırakır ile ekonomimiz zor günler yaşadı.

Hatta o günlerin sıkıntısını İnönü’nün yaşamış olduğu şu olayla kısaca üzerinde durmak bile mümkün:

“İnönü, Bursa’da bir konuşma gerçekleştirmiştir. Konuşmanın sonunda bir genç, İnönü’ye doğru seslenerek; “sen bizi aç bıraktın” der. İnönü, gence dönerek, “aç bıraktım fakat seni babasız bırakmadım” yanıtını verir.”

Türkiye, Kore Savaşı’nda nasıl bir yol izleyecek?

Devletler

Kısacası, Türkiye II. Dünya Savaşı’nda tek bir şahıs bile kaybetmemesinin bedelini ekonomik sıkıntılar ile öder. Türkiye’nin önünde II. Dünya Savaşı’nın peşinden artık Kore Savaşı (6.25 Savaşı) vardır ve Türkiye’yi yeni bir imtihan bekler.

Türkiye, Kore’de tıpkı II. Dünya Savaşı’nda olduğu benzer biçimde yansız duracak ya da pek çoğuna bakılırsa oyalama taktiği mi güdecektir yoksa taraf olup muharebeye dahil mi olacaktır? Muharebeye katılıp siyasi yalnızlığını yenecek midir? Yansız kalmaya devam ederse daha ciddi ekonomik problemler kapısını çalacak mıdır? Yolculuğumuza, Kore Savaşı’nın çıkış süreciyle devam ederek peşinden olayın Türkiye boyutuna geri dönelim.

Her zamanki benzer biçimde filler tepişti çimenler ezildi

Devletler

  • ABD ve Çin tarafınca en büyük zarara uğratılan taraf; Kore

Kore, Japon işgalinden kurtulduktan sonrasında ülkede Amerikan destekli Cenup ve Sovyet-Komünist destekli Şimal hükûmetleri kuruldu ve bildiğiniz suretiyle 38. enlemden ikiye bölündü.

Arkasından ABD, Birleşmiş Milletler’de mevzuyu gündeme getirerek Şimal’in işgalci bulunduğunu ve daha geriye çekilmesi icap ettiğini beyan etti. Ondan sonra tahmin edeceğiniz suretiyle Amerikan ordusu, “barışı sağlamak amacıyla” Birleşmiş Milletler (BM) ordusu adı altında Kore’ye girdi ve Cenup Yönetimi’nin sınırlarını Şimal’e doğru genişletti.

ABD’nın niyeti üzüm yiyecek değil, bağcıyı dövmek

Çizim

  • Kore’yi kendi çıkarlarına bakılırsa kullanma planları icra eden ABD ve Çin’i temsil eden bir karikatür

Yaşananlara başta müdahil olmayan Çin, ABD’nin BM ordusu adı altında neredeyse kendi sınırına dayandığını fark edince sınırlarını korumak suretiyle savaşacağını açıkladı. Hatta BM Kuvvetleri, Kore üstünden Çin’e hücum etti. ABD Genelkurmay Başkanı, Çin’i “atom bombası atmakla” bile tehdit etti.

ABD’nın Kore’yi bahane ederek BM ordusu adı altında Çin topraklarına saldırması, naturel olarak Çin’in Kore’ye girip savaşmasına sebep oldu. Çin, Şimal ve kendi varlığı adına savaşırken; ABD ise Cenup ve BM adına savaşıyordu. Elbet bu muharebeye bir de ne uğruna savaştığını bilemeyecek yeni kuvvetler eklenecekti.

Dünyanın Kore Savaşı’nda takındığı tutum

Marilyn Monroe

  • Dünyaca meşhur kadın oyuncu Marilyn Monroe, Kore Savaşı’nda Cenup için savaşan askerlere moral vermek için savaş bölgesine ziyarette bulunmuştu.

Kore Savaşı’nda BM, ABD ve Birleşik Krallık Cenup için savaşırken; Sovyetler Birliği ve Çin ise Şimal için savaştı. Türkiye de dahil olmak suretiyle çeşitli devletler ise BM adı altında Cenup’e destekte bulunmuş oldu.

Türkiye’nin Kore Savaşı’ndaki tutumu

NATO

  • Başbakan Menderes NATO masasında

Kore Savaşı öncesinde bildiğiniz suretiyle Genç Cumhuriyetimiz’de fazlaca partili hayata geçiş sağlandı ve Adnan Menderes Hükûmeti yönetimi devraldı. Menderes Hükûmeti döneminde Sovyetler’in sınırlarımız için bir tehlike olduğu düşünüldü ve ABD’dan bu mevzuda destek alma ihtiyacı hissedildi.

ABD’dan destek almanın ya da Sovyetler’e karşı sınırlarımızı korumanın yolu, hükûmete bakılırsa NATO’dan geçiyordu ve NATO’ya üye olmamız için Kore Savaşı’na asker göndermemiz bazı kişilere bakılırsa altın tepside sunulmuş bir fırsat gibiydi.

Kore’ye gönderilmek suretiyle bir tugay hazırlandı

Sancak

1950 senesinde, 3 piyade taburundan oluşan 241. Piyade Alayı, Kore’ye gönderilmek için seçildi. Resmî açıklamaya bakılırsa alay içindeki tüm askerler gönüllü olarak seçilmişti. 5090 kişilik alay; 259 subay, 395 astsubay, 18 askerî işyar, 4 sivil işyar ve 4414 er ve erbaştan oluşuyordu.

Batı Bloku ve ABD ile daha ılımlı bir politikaya giden yolun Şimal Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)’ne üye olmaktan geçtiğini bilen Türkiye, Kore Savaşı’nda Batı Bloku ve ABD’yı somut olarak destekleyerek bu mevzuda ciddi bir adım atmış oldu. 241. Piyade Alayı, Birleşmiş Milletler Ordusu’na ve ABD 25. Tümeni’ne bağlı olarak vazife yapacaktı. Kod adıysa Şimal (Kutup) Yıldızları’ydı.

NATO yolunda avantaj sağlamak için Şimal Yıldızları yola çıktı

Uğurlama

Tuğgeneral Tahsin Yazıcı’nın liderlik etmiş olduğu Şimal Yıldızları, ilkin Ankara’da toplandı peşinden da trenle Hatay’a sevk edildi. Hatay’da Şimal Yıldızları’nı ABD’ya ilişik gemiler bekliyordu. Şimal Yıldızları, Amerikan gemileriyle Kore’deki Pusan Limanı’na ordan da Daegu şehrine gönderildi.

Şimal Yıldızları, TSK’ya ilişik teçhizatlar ile Kore’ye gitmişti fakat kabul etmemiz gerekiyor ki ABD, devrin şartlarında Türk ordusundan daha gelişmiş teçhizatlara sahipti. ABD bu sebepten dolayı, Şimal Yıldızları’nı daha çağdaş teçhizatlar ile donattı ve kısa sürede yeni teçhizatların eğitimini verdi. TSK’ya ilişik teçhizatlar ise aynı gemiyle Hatay’a geri gönderildi.

Eğitimin tamamlanmasından sonrasında Şimal Yıldızları, ilkin başkent Seul’un güvenliğini sağlamış oldu. Ondan sonra da daha sıcak bir nokta olan Kunu-ri Bölgesi’ne kaydırıldı.

Şimal Yıldızları, ilk kez Kunu-ri’de etken olarak muharebeye dahil oldu

Askerler cephede

Şimal Yıldızları’nın Kunu-ri Bölgesi’ne kaydırılma sebebi, Birleşmiş Milletler (BM)’e ilişik kuvvetlerin Çin tarafınca büyük baskı altında olmasıydı. BM kuvvetlerinin olabilecek minimum hasarla geri çekilebilmesi için bir direniş kuvvetine gereksinim vardı ve bu direnişte de Şimal Yıldızları bölgeye kafi desteği verdi. Şimal Yıldızları’nın da desteğiyle BM kuvvetleri, olabilecek en hafifçe hasarla geri çekilmeyi sağlamış oldu.

Amerikalı Mareşal Douglas MacArthur da daha sonradan Şimal Yıldızları’nın bu çekilmede verdiği destekten övgü ile bahsetmiş ve eğer Şimal Yıldızları olmasaydı tamamen bir yok olma sürecinin başlayabileceğini anlatmıştır.

Geri çekilmenin peşinden bu kez saldırı zamanı

Askerler cephede

Kore’ye BM kuvvetlerine destek olmak için giden Şimal Yıldızları, geri çekilmeye verdiği destekten sonrasında yedek birlik olarak tetikte beklerken, 20 günlük aranın peşinden bu kez direnmek için değil; saldırı için Çin ordusu ile Kumyangjang-ni Muharebesi’nde karşı karşıya geldi.

Muharebe genelinde Şimal Yıldızları’nın teçhizat üstünlüğü göze çarpan en büyük farktı. Nitekim Şimal Yıldızları, ABD’nın da katkılarıyla Çin ordusundan daha çağdaş teçhizatlara sahipti ve el bombası kullanarak Çin ordusuna karşı üstünlük sağlamış oldu. Şimal Yıldızları’nın el bombası taarruzundan sonrasında Çin ordusuna ilişik mevziler, süngü mücadelesi verilerek ele geçirildi.

Kore Savaşı’nda Şimal Yıldızları’nın bu başarısı ile savaşın seyri değişti

Yazıcı

  • Tümgeneral Tahsin Yazıcı

Şimal Yıldızları’nın süngü süngüye çarpışarak elde etmiş olduğu bu neticenin öncesinde Amerikan ve BM kuvvetleri geri çekilme planları yaparken; bu stratejik zafer ile Amerikan kuvvetleri geri çekilme planlarından vazgeçip saldırı planları halletmeye başladı.

Bölgeden gelen zaferden dolayı, Tuğgeneral Tahsin Yazıcı Tümgeneral rütbesine terfi ederken; süngü mücadelesinde Şimal Yıldızları 104 ile 151 içinde yitik yaşadı. Çin tarafında ise yitik 2200 ile 2500 içinde olarak hesaplandı. Ek olarak Çin, 1100 yaralı ve 23 de tutsak verdi.

Savaşın ilerleyen günlerinde bizim gözümüzden yaşananlar

Askerler

Savaşın devam eden sürecinde Şimal Yıldızları’na 3 kez Değişiklik yapma Tugayı birlikte rol aldı. Son olarak 4. Değişiklik yapma Tugayı, 6 Temmuz 1953’te başladığı görevi zaman içinde kuvvet sayısını azaltarak 1971 senesinde tamamladı.

Kore’ye giden Şimal Yıldızları’nın yaşamış olduğu toplam yitik

Yaralı asker

Şimal Yıldızları, değişiklik yapma tugayları da dahil olmak suretiyle Kore’ye giden toplam 56 bin (savaş süresince 14 bin) askerden oluşuyordu Şimal Yıldızları 741 yitik verirken; 2147 askerimiz yaralı olarak döndü. 175 askerimizin akıbeti asla bilinemezken; 234 askerimiz ise tutsak düştü. İçeriğimizin mühim detaylarından önde gelen tutsak mevzusuna da birazdan sizlerle birlikte değineceğiz.

İlginç fakat Kore’de ilk kaybımızı trafik kazasında verdik

Tank

Şimal Yıldızları, Kore’ye gitmeden ilkin Ankara’da kısa bir eğitim almış olsa da bu eğitim bilhassa de şoförler için kafi değildi. Daha ilkin Şimal Yıldızları’nın kullandığı askerî araçlar sebebiyle meydana gelen trafik kazasında 2 Koreli çocuk yaşamını kaybederken, Kore’de piyasaya sürülen bir gazete, ciddi bir halde “üstünde ay ve yıldız olan araçlar gördüğünüzde kenara çekilin, tehlike arz etmektedir” şeklinde uyarı bile paylaşmıştı.

Maalesef bu haklı uyarının devamında Şimal Yıldızları’nın bir kamyonu devrildi ve bu kazada Astsubay Başçavuş Sedat Boran yaşamını yitirdi. Bu vaka, Kore’deki ilk askerî kaybımız olarak kayıtlara geçti.

Türkiye’nin Kore’de gösterdiği başarıdan dolayı edinmiş olduğu kazanımlar, ödüller ve övgüler

Hitap

Kore’ye asker göndermemizin ana öne sürülen nedeni olan NATO üyeliği ve siyasi yalnızlıktan kurtulma çabaları, savaşla birlikte pozitif netice verdi. Bu getirilerden değişik olarak; Şimal Yıldızları, göstermiş olduğu cesaret ve başarılarından dolayı ABD Mümtaz Birlik Madalyası ve Kore Cumhuriyeti Mümtaz Birlik Nişanı ile şereflendirildi.

Mareşal MacArthur’ın övgü dolu sözleri

MacArthur

Şimal Yıldızları’nın gösterdiği başarıdan dolayı Türk Subayları’na Mareşal MacArthur tarafınca Birleşmiş Milletler Liyakat Madalyaları verildi.

MacArthur, törende yapmış olduğu konuşmada; harita üstünde Şimal Yıldızları’nı BBB olarak ifade ettiklerini ve bunun Bravest of the Braves Brigade (Braves Tugayı’nın en cesurları) anlamına geldiğini açıkladı.

Savaş sonunda Kore’de yaşananlar

panmunjom

  • Coşkun Aral’ın Kore ziyaretini paylaşmış olduğu içerikte ateşkesin imzalandığı masayı da görebilirsiniz.

27 Temmuz 1953 tarihinde imzalanan Panmunjom Ateşkes Antlaşması ile ateşkes sağlandı. Savaş sonunda Kore, tam ortadan 38. enlemden şimal ve cenup olmak suretiyle ikiye ayrıldı. Kore Savaşı süresince çoğunluğu Koreli olmak suretiyle 3 milyon insan yaşamını yitirdi. Kore, savaştan dolayı maddi ve tinsel fazlaca büyük ziyan oldu. Hukuken Cenup ile Şimal içinde halen bir savaş vardır şu sebeple iki taraf içinde hemen hemen bir sulh antlaşması imzalanmadı.

Cenup Kore’nin Türkiye hakkında her fırsatta dile getirmiş olduğu beyanlar

Jaesic Park

  • Jaesic Park, Anadolu Ajansı’na açıklamalarda bulunuyor

Cenup Kore, Şimal Yıldızları’nın Kore’ye gittiği günden günümüze kadar devam eden süreçte hem millet hem de devlet olarak Türkiye’ye teşekkürlerini ifade ediyor. Bu mevzuda Kore Cumhuriyeti Büyükelçiliği Savunma Ataşesi Deniz Kurmay Albay Jaesic Park, Anadolu Ajansı’na yapmış olduğu açıklamada “O zamanki yardım olmasaydı şimdiki Cenup Kore olmazdı. Halkımız Türk halkına daima müteşekkirdir” ifadeleriyle şükranlarını belirtti.

Aynı açıklamada Park, Şimal Yıldızları’nın tutsak düştükten sonrasında izlediği politikadan da övgü dolu sözlerle bahsetti.

Kore’de öteki devletlerin yaşamış olduğu kayıplar

askerler

Şimal Yıldızları, her ne kadar öteki devletlere bakılırsa minimum yitik veren birlik olsa da; katılan asker ve kayıplar oranına bakıldığında ABD’dan sonrasında en büyük zayiat oranı Şimal Yıldızları’na ilişiktir. (%22; Şimal Yıldızları savaş süresince toplam 14936 askerden oluşuyordu. 721 asker yaşamını yitirdi, 2147 yaralı, 234 tutsak ve 175 akıbeti belli olmayan asker). Eğer bu mevzuda TRT’nin verilerini ele alırsak; oran %22 yerine %14 çıkmaktadır fakat burada da Gaziler Derneği’nin açıklamış olduğu değişik sayıları ele almamız gerekir şu sebeple Gaziler Derneği de bu mevzuda değişik rakamlar açıklıyor. Her hâlükârda bu oran için %14 ile %22 içinde diyebiliriz.

Tutsak düşen Şimal Yıldızları, dünyaya örnek oldu

askerler

Kore Savaşı’nda her iki taraftan da olmak suretiyle toplamda 75 bin savaş esiri vardı. Bu savaş esirlerinden Amerikalı olanların %38’i, İngiliz olanların ise %15’i yaşamını kaybederken; Şimal Yıldızları’nda tek bir tutsak bile yaşamını kaybetmedi.

Bu mevzuda ABD’de çeşitli araştırmalar yapılmış oldu, raporlar ve günlükler incelendi. ABD’deki belgelere dayanarak Askerî Antropolog Dr. Aynur Onur da “Ben Türk” adlı bir araştırma kitabı hazırladı. Hem bu kitaptaki bilgilere, hem +90 Youtube Kanalı’ndaki röportaja hem de Anadolu Ajansı’nın Kore Cumhuriyeti Büyükelçiliği Savunma Ataşesi Deniz Kurmay Albay Jaesic Park ile yapmış olduğu röportaja dayanarak tutsak düşen askerlerimizi öteki esirlerden ayıran farklara göz atalım.

Birlik, beraberlik ve komut komuta zinciri

Askerler

Tüm raporlarda geçen ve en mühim fark olarak göze çarpan detay, tutsak düşen Şimal Yıldızları’nın asla ve asla komut komuta zincirini bozmayıp; birlikte hareket etmeleridir. Mesela, raporlarda Amerikalı esirler içinde siyahi – beyaz benzer biçimde ayrımlar yaşandığı, komut komuta zincirinin bozulmuş olduğu, yamyamlığın başladığı, yaşamını kaybeden askerleri hatta sağ kalan yaralı askerleri bile yemeye çalışmış oldukları ifade edilmiştir.

Şimal Yıldızları’nda ise bu durum tam tersidir. Raporlarda yazanlara bakılırsa, Türkler asla tek başına gezmez (yamyamlık tehdidine karşı tedbir), minimum 5-10 kişilik gruplar halinde gezerler, hasta ya da zayıf düşmüş askerleri de asla yalnız bırakmazlar.

Bitlenme, açlık ve öteki zorluklar

Askerler

Tutsak düşen askerlerde bitlenme görüldüğü hatta Amerikalı ve İngiliz askerlerin bit ve mikroplardan dolayı yaşamını kaybetmiş olduğu raporlarda geçmektedir. Kore Gazisi Onbaşı Veli Atasoy, yapmış olduğu açıklamada “giysileri kaynatarak” bu tür durumlardan korunduklarını açıkladı (Atasoy, 14 Kasım 2021’de yaşamını yitirdi).

Tutsak düşen bir askerin hastalıklar dışındaki en ciddi imtihanlarından biri de şüphesiz ki açlıktı. Kore’ye giden Şimal Yıldızları, genel anlamda kırsal bölgelerde doğup yetişen insanoğlu olduğundan bu imtihanı da başarıyla verdi. Atasoy, yapmış olduğu açıklamada; “yeri geldi, süpürge tohumu yedik, Amerikalılar insan yiyormuş diye duyduk, söylentiler vardı fakat ben tanık olmadım” diyor. Esirlerin kedi, köpek ya da bombalar sonucunda ölen hayvanları yedikleri de raporlarda geçen öteki hususlar.

Kore Savaşı’nın bambaşka yüzü: “Neden Türk evlatlarını elin memleketine kurban verdik?”

Sancak

Kore Savaşı’na ilişik içeriğimizde bu noktaya kadar anlattıklarımızın haricinde, karşıt düşünceler ve iddialar da mevcut. Şimdi sizlerle içeriğimizde bu noktadan sonrasında başka bir bölüme geçiş yapıyor olacağız. Kore Savaşı’na gönderilen Şimal Yıldızları için insanların o dönem, hatta bu dönem bile sordurulmuş olduğu en mühim sual “hiçbir bağımız olmayan bir memlekete Türk genci neden gidiyor?” oldu.

Kore’ye gönderilen Şimal Yıldızları’nın en mühim sebepleri NATO’ya daha rahat bir üyelik süreci, siyasi yalnızlıktan kurtulma, Sovyet tehlikesiyle karşı karşıya kalmamak benzer biçimde gerekçelerdi. Bu gerekçeler pek fazlaca kişiye bakılırsa kafi değildi; atılan adım, Marshall desteği için alınmış bir karar olarak algılandı.

Meclis onayı olmaksızın Bakanlar Kurulu Sonucu’yla gönderildiler

Kore kararı

Şimal Yıldızları, olması gerekenin aksine; TBMM’de görüşme yapılmadan Bakanlar Kurulu Sonucu’yla Kore’ye gönderildi. Sürecin bu şekilde yönetilmesi, o dönemlerde bir fazlaca münakaşa mevzusu olmuştu.

Gönüllü mü, kâğıt üstünde gönüllü mü?

Askerler

Resmî kaynaklarda ve dönemim medyasında Kore’ye gönderilecek askerlerin gönüllülük esasıyla seçildiği ifade edilse de; Kore Gazisi Ali Çelik ve daha pek fazlaca gazi “gönüllülük esası olmadığını” beyan etmiştir. Ek olarak Gazi Veli Atasoy’a yöneltilen “Kore’ye niçin gittiğinizi biliyor muydunuz?” sorusuna Atasoy, “biz askeriz, bunun sorusunu gazeteciler ve devlet büyükleri sorup yanıtlar, biz emri uygularız, bizlere bu şekilde emredilmişti” diyerek yanıt verir. Aynı şekilde Atasoy da durumun gönüllülük esasına dayanmadığını ifade etmiştir.

Gaziler ve esirler, yurda dönünce unutuldu

Askerler

Bugün, pek fazlaca şey borçlu olduğumuz gazilerimize, maalesef bekledikleri vefa gösterilmedi. Pek fazlaca haberde yalnız başına ölüme terk edilmiş gazilere tanık olduk, hamallık icra eden gazi haberlerine denk geldik. Atasoy da +90 Youtube Kanalı’na yaşanmış olan mağduriyetleri destek sunar şekilde beyanlarda bulunmuş oldu.

Kimi vuracağım ki, karşımdaki benim kardeşim!

Askerler

Kore Gazilerinden önde gelen Ali Gümüş, Samsunhaber’e verdiği bir röportajda “Koreli askerler ile cephede iletişiminiz nasıldı” sorusuna cevap verirken; savaşın ne kadar gereksiz bulunduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Gümüş, bu soruya cevap olarak “Koreliler sürekli cephede geriye çekiliyordu. Bunun sebebini sorduğumuzda ise, kimi vuracağım ki, karşımdaki benim kardeşim diyorlar” yanıtını verdi. Her şeyi bir kenara bıraktığımızda, Kore Savaşı’nın aslına bakarsak bir kardeş kavgasına dönüştüğünü ve bu muharebede iki Kore’yi de egemen güçlerin kullandığını söylesek sanırım haksız çıkmayız.

Oğlum, bulunduğumuz yere ateş edilsin!

askerler

Savaş bir taraftan devam ederken, Çin kuvvetlerinin yoğun top atışı esnasında Topçu İleri Gözetleyicisi Üsteğmen Mehmet Gönenç, yaralı düşmüştür. Mehmet Gönenç’in yaralı olarak bulunmuş olduğu bölge Çin kuvvetlerinin kontrolü altına girmiştir ve yaralı Gönenç, Şimal Yıldızları’nın “Komutanım, sırtımıza alıp gelelim sizi” mesajına; bulunmuş olduğu yerin koordinatlarını vererek “Oğlum, bulunduğumuz yere ateş edilsin” yanıtını vermiş ve tutsak düşmektense kendi askeri tarafınca vurulmayı tercih etmiştir. Üsteğmen Gönenç’in bu vasiyeti, hem de bir emirdir ve Şimal Yıldızları’nca bu zor vazife, yerine getirilmiştir.

Nâzım Hikmet’in Kore’ye gidenler için yazdığı şiir

askerler

Nâzım Hikmet, asla bilmediği bir memlekete giderek canlarını feda eden Türk gençlerine “Doğum” adlı şiirinde şu dizeler ile yer verdi:

“…

Benim oğlan;

Dünyaya geldiği süre,

Çocuklar dünyaya geldi Kore’de,

Sarı ay çiçeğine benziyorlardı.

Makartır (MacArthur) kesti onları,

Gittiler ana sütüne bile doymadan

…”

Şimal Kore’nin tüm bu yaşananların peşinden Türkiye’ye görüş açısı

askerler

Türkiye, hiçbir şekilde muhatabı olmadığı halde ABD, BM ve Cenup Kore taraftarı olarak Şimal Kore olarak adlandırılan tarafla savaştıktan sonrasında günümüzdeki Şimal Kore Yönetimi’nin Türkiye’ye düşman bir siyaset izlediğini düşünebilirsiniz. Bu, mantık yönünden doğru bir yaklaşım olsa da işin aslı pek de öyleki değil.

Senelerce savaş muhabirliği yapmış deneyimli isim Coşkun Aral, yayınladığı bir içerikte Şimal Kore ziyaretini paylaşırken bir müzeye uğrar. Müzede Kore Savaşı’yla ilgili araştırmalarda bulunurken bir detayı farkeder. Müzede başta ABD bayrağı olmak suretiyle pek fazlaca Cenup yanlısı devleti ufak düşüren örnekler mevcutken, gene Cenup yanlısı olarak savaşan Türkiye’nin bayrağı düzgüsel bir halde katlanmış ve saygı gösterilmiş bir halde sergileniyordur. Aral, yanında kendisine birlikte rol alan Şimal Koreli rehbere bu durumun sebebini sorduğunda “Siz değerli ziyaretçilerimizin Çanakkale’ye gelen Anzaklardan değişik olduğunuzu düşünmüyoruz şu sebeple” yanıtını alır. Bu açıklama bile Kore Savaşı’nda Türkiye’nin almış olduğu görevi özetlemektedir.

Editör yorumu

savaş

İçeriğimizin mevzusu olan Kore Savaşı’ndan bağımsız olmak suretiyle; savunma amaçlı olmayan her savaşın gereksiz ve bir insanlık suçu bulunduğunu, hiçbir siyasi çıkar ya da ortaklığın savaşı göze alabilecek kadar kıymetli olmadığını, en fena barışın en iyi savaştan bile daha güzel bulunduğunu sizlerle bir kez daha paylaşmak isteriz. Haklı savaş yoktur, savaşan biz bile olsak…

Kaynaklar: 1 / 2 / 3 / 4 / 5 / 6 / 7 / 8 / 9 / 10 / 11 / 12 / 13 / 14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 /



İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı

Please allow ads on our site

Looks like you're using an ad blocker. We rely on advertising to help fund our site.