I. Dünya Savaşı İçin Mermi Üretiyordu
Bugün dünyanın en mühim otomobil markalarından kabul edilen Fransız Citroën markası, 100 yıldan uzun süredir bulunmuş olduğu otomobil piyasasında 300’den fazla model üreterek başarının hak edilen bir şey bulunduğunu göstermiştir. Savaşlar, zorluklar, yarışlarla dolu Citroën’in hikayesinin şaşırtıcı detaylarına yakından bakalım.
Otomobilden bahsederken kuşkusuz adını anmadan geçemeyeceğiniz dünya çapındaki en mühim markalardan kabul edilen Citroën, 100 yıldan uzun devam eden bir yolculuğun sonunda otomobil piyasasında kendine hatırı sayılır bir yer kazanmıştır. Yalnızca otomobil değil, bir yaşam seçimi tasarlayan Citroën imzalı 300’den fazla model bulunuyor. Yüz senelik geçmişe haiz olan marka, yakın tarihin en mühim canlı tanıklarından bir tanesi.
Citroën markasının geçmişinde savaşlar, ekonomik krizler, yarışlar ve oldukca daha önemlisi bir azim hikayesi yatıyor. Azmin sahibi yalnızca markanın kurucusu André Citroën değil, ondan bu bayrağı devralarak markayı bugüne getiren öteki yöneticiler de başarının gizli saklı kahramanlarıdır. Bugün bir otomobil devi olan Fransız Citroën markasının zorluklarla olmasıyla birlikte başarılarla da dolu konusunda şaşırtan detaylar saklı.
Her şey mermi üretimi ile başlamıştı:
Citroën markasının kurucusu 1878 doğumlu mühendis André Citroën, mühendis subay olarak çalmış olduğu ordudan ayrıldıktan sonrasında dostlarıyla birlikte dişli çark üretimi meydana getiren bir yapınak kurdu. I. Dünya Savaşı esnasında ise bu yapınak günde 20 bin obüs mermisi, birkaç hafta sonrasında ise günde 55 bin obüs mermisi üretmeye başladı. Cenk bittikten sonrasında André Citroën, üretim enerjisini otomobil üretim piyasasına kaydırmaya karar verdi.
1919 senesinde ilk Citroën marka otomobil olan Type A piyasaya sürüldü. Reklamın önemini kavramış olan André Citroën, 1922 Paris Otomobil Fuarı’nda bir uçakla gökyüzüne Citroën yazdırdı. 1925 senesinde ise bu sefer Citroën yazısı, 600 kilometre kablo kullanılarak 30 metre yükseklikteki Eyfel Kulesi’ne yazılmıştı.
André Citroën, 1922 senesinde piyasaya sürülen yarı paletli araçların enerjisini göstermek için hususi bir filo hazırladı ve bu filoyu Afrika çöllerine gönderdi. İlk çelik gövdeli otomobil olan B10 modeli ile beraber bu araçlar Afrika kıtasını kuzeyden güneye geçerek güçlerini kanıtlama ettiler. Citroën 1924 senesinde tam 50 bin vasıta üretti.
Citroen’in ürettiği ilk modeller:
Citroën devrin en lüks araçlarından kabul edilen B14 modeli ile beraber ilk Fransız ticari aracı olan B15 modelini tanıttıktan sonrasında 1929 senesinde ilk yüksek süratli kamyon olan C6 1 modelini ve geliştirilmiş C4F modelini piyasaya sundu. 1931 senesinde ise André Citroën gözünü Asya pazarına dikmiş ve Afrika’da yaptığına benzer bir gösteriyi bu bölgede de gerçekleştirmişti.
Gelişim sürecini hız kesmeden sürdüren Citroën; 8CV, 10 CV ve 15 CV modellerini Paris Otomobil Fuarı’nda tanıttıktan sonrasında 1934 senesinde Type 7A modeli ile otomobil yaşamına yeni bir nefes getirdi. Sadece bu yenilikler bile firmanın sıkıntılı bir sürece girmesine engel olamadı.
1935 senesinde Citroën şirketinin kurucusu André Citroën’inin yaşamı kaybetmesi ile yerine CEO olarak Pierre Boulanger geçti. Boulanger’in devraldığı miras, ciddi finansal zorluklar ve Michelin borçları yüzünden hükümet ile sonu gelmez bir mücadeleydi. Firmanın her şeye tekrardan başlamış olacak adımlar atmaktan başka çaresi yoktu.
II. Dünya Savaşı ve havaya uçurulan Citroën fabrikası:
Citroën, 1936 yılından sonrasında art arda yeni modeller tanıtıyor ve eski gücüne tekrardan kavuşuyordu. Bu zamanda tanıtılan modeller içinde 11 MI dizel, Traction Avant serisinin yeni üyesi 15-Six ve yeni ticari vasıta TUB vardı. Bu süreçte araçlar yenileniyor ve benzinli modellerin oldukca daha kuvvetli performans sunmaları hedefleniyordu.
Citroën’in emekleri 2. Dünya Savaşı esnasında bile hız kesmedi, ta ki 1945 senesinde Javel’de bulunan fabrikaları bombardıman esnasında havaya uçurulana kadar. Yaralarını hızla saran şirket aynı yıl Paris Otomobil Fuarı’nda 11B, 11BL ve 15-SixG modellerini sunmayı başardı. 1948 senesinde ise 1990 yılına kadar beş milyondan fazla üretimi yapılacak 2CV modeli tanıtıldı.
1955 yılı ve sonrası Citroën, o dönem bilim kurgu filmlerinden çıkmış benzer biçimde görünen DS, ilk dört çeker kamyon olan 46 DCU ve Monte Carlo rallisini kazanacak olan ID 19 modellerini tanıttı. ID 19 ile beraber Citroën, yarış dünyasında yerini almaya hazır otomobil markalarından biri bulunduğunu her insana duyurdu.
Seneler Citroën için süratli geçiyor:
1961 senesinde Ami 6 modelini aynı gün tüm Avrupa’da satışa sunarak bir ilki başaran Citroën, efsaneleşmiş Dyane serisi ile 1960’lı yılların Avrupa’sına unutulmaz bir imza bıraktı. 1970’li yılların başlangıcında Maserati ile ortak emek harcaması olan SM modelini piyasaya sunan Citroën, GS modeli ile 1971 senesinde senenin otomobili seçildi.
1978 senesinde Dyane serisinin kompakt hali olan ticari vasıta Acadiane tanıtıldı. Citroën, aynı yıl LNA ve Visa modelleriyle de Paris Otomobil Fuarı’nın gözde markası oldu. 1980’li yıllarda ise ticari araçları daha kompakt yapmak adına çalışmalarını sürdüren Citroën, daha spor ve günlük kullanım amaçlı modelleri ile gene öncü konumundaydı.
Vatanımızda pek bilinmese de Citroën XM modeli, firmanın kırılma noktasıydı:
Citroën XM modeli 14 internasyonal ödüle layık görülerek 1990 yılının otomobil yaşamına damgasını vurdu. ZX Rallye modelinin 13. Paris-Dakar rallisini kazanması ile Citroën’in artık yarış dünyasında sarsılmaz bir yere haiz bulunduğunu gözler önüne serildi.
AX Electric ve artık bir efsaneye dönüşen Saxo modellerinin tanıtılmasından sonrasında 1997 senesinde Paris Otomobil Fuarı 100. yılını kutladı. Kutlama esnasında elbet fuarın senelerdir gözde markası olan Citroën öne çıktı ve Xsara Picasso modelini otomobilseverlerin beğenisine sundu.
21. yüzyılda Citroën:
2000’li yıllara geldiğimizde Citroën artık Dünya Ralli Şampiyonası’na girmiş ve C3, C5 ve C8 modellerinin geliştirilmiş versiyonları ile adından söz ettirir olmuştu. Markanın ilk SUV aracı olan C-Crosser modeli 2007 senesinde tanıtıldı. 2008 senesinde ise yeni Citroën C5 tanıtılarak otomobil yaşamına yeni bir nefes getirdi.
2009 yılından sonrasında yeni bir kimliğe bürünen Citroën, kurucusunun doğum zamanı olan 5 Şubat itibariyle art arda yeni C3, C-Zero, C4 modellerini tanıtarak dünya genelinde bir marka olmanın haklı gururu ile bugün bildiğimiz Citroën haline gelmeye başladı.
Citroën’in kurucusu André Citroën’in ufak bir fabrikada mermi üreterek başladığı seyahat 100 yıldan uzun sürdü ve bugün Citroën, artık dünya genelinde en mühim markalardan biri haline geldi. Bu büyüleyici yolculukta 300’den fazla modeli otomobil yaşamına kazandıran Citroën, yenilikçi çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor.
