DÜNYA

Medeniyetin Beşiği Mezopotamya’da Yaşamış Tüm Uygarlıklar

İnsanlık tarihini özetleyen herhangi bir kitabın ilk sayfasını açtığınız vakit Mezopotamya bölgesi ile yüz yüze gelirsiniz. Bundan dolayı ilk uygarlıklar bu bölgede yaşamış ve günümüz medeniyetinin temelleri burada atılmıştır. Peki, niçin? Mezopotamya niçin mühim sorusunun yanıtını burada yaşayan uygarlıklar üstünden inceleyelim.

Bugün dünyanın neredeyse ayak basmadık ve şehirleştirmedik noktası kalmadı. Sadece günümüzde binlerce yıl ilkin insanoğlu yalnızca Mezopotamya bölgesinde yaşıyor ve burayı bir uygarlık merkezi olarak kullanıyorlardı. İçinde yaşadığımız Dünya bu kadar genişken insanların niçin yalnızca görece dar olan Mezopotamya bölgesinde yaşamayı tercih etmiş olmaları büyük bir sual işareti benzer biçimde görünebilir fakat değil.

Mezopotamya bölgesi, tam da o dönem insanlığın en büyük gereksinimleri olan suyu ve verimli toprağı veriyordu. Kimse eğitim ya da daha iyi bir iş imkanı için başka bir yere göçmeyi düşünmedi bu sebeple aradıkları her şey orada vardı. O şekilde ki Mezopotamya bölgesi hem sırf bu yüzden en büyük uygarlıkların evi olmuş hem bu uygarlıkların savaşlarına şahit olmuş hem de günümüz medeniyetini oluşturan can suyunu vermiştir. 

Temelden başlamış olalım, Mezopotamya neresi?

mezopotamya

Mevzunun detaylarına girmeden ilkin temel bir coğrafya tanımı yapmak gerekiyor bu sebeple bilirsiniz, coğrafya kaderdi. Mezopotamya bölgesi bugün Türkiye, Irak, Kuveyt ve Suriye sınırlarının bir kısmının içinde bulunan bir bölgedir. Daha net tanımını ise Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki Verimli Hilal olarak adlandırılan bölge şeklinde yapabiliriz.

Mezopotamya adı ise iki kelimenin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Eski çağlardan kalma anlamına gelen meso kelimesi ile içinde ya da ortasında anlamına doğrusu dere anlamına gelen potamos kelimesinin birleştirilmesi ile mesopotamia tanımı oluşturulmuş ve dilimize Mezopotamya olarak geçmiştir. Günümüzde bu bölge daha oldukça Ortadoğu olarak anılmaktadır.

Mezopotamya’da uygarlığın ilk dönemleri:

mezopotamya

Dicle ve Fırat nehirleri yardımıyla çevrenin çöl ikliminden etkilenmeyen ve dar bir alanda son aşama verimli topraklara haiz olan Mezopotamya bölgesindeki ilk insan yerleşmelerinin milattan ilkin 14 bin senesinde başladığı düşünülüyor. O günlerden kalma bazı dairesel ev yapıları günümüze kadar gelmiş ve ilk insanların yerleşim bölgeleri olarak kabul edilmiştir.

Milattan ilkin 9 binli yıllara geldiğimizde ise artık bu ilkel, dairesel evler yerini oldukça daha donanımlı mimari yapılara bırakıyor. Hayvanların evcilleştirilmesinden sonrasında çevredeki nehirlerin suyunu ziraat için kullanmaya başlamış olan insanoğlu, ilk ziraatçi topluluklarını yapmaya başladılar. Bu rahat ziraatçi topluluklarının sayısı arttıkça bildiğimiz anlamdaki ilk şehirler de kurulmaya başladı.

Sümerler tarih sahnesine çıkıyor:

mezopotamya, sümerler

Mezopotamya bölgesinde birazcık kalıp giden göçebeler ya da birkaç evden oluşan ziraatçi topluluklardan sonrasında gerçek anlamda bir şehrin ilk kez milattan ilkin 3500’lü yıllarda Sümerler tarafınca kurulduğunu görüyoruz. Sümerler, bölgenin kuzeyinden güneyine yayılan pek oldukça değişik kent devleti kurmuşlardır.

En malum Sümer şehirlerinden kabul edilen Uruk, 50 binden fazla nüfusa haizdir. Uruk şehri tecim ve fetihlerden elde edilmiş gelirler yardımıyla oldukça zenginleşmiştir. Zenginleşen insanoğlu da kendini sanata vermiş, çivi yazısını bulmuş, zigguratlar yapmış ve bugün bile kullandığımız bazı bilimsel buluşlara imza atmışlardır.

Milattan ilkin 3 binli yıllara geldiğimiz vakit Sümerler medeniyetinin neredeyse tüm bölgeye hakim olduğu görülüyor. Gılgamış Destanı’nda anlatılan kahraman da bu zamanda doğan bir Sümer kralıdır. Kazılarda bulunan Kral Sıralaması’nde, Sümerler tarihindeki mühim pek oldukça kral görülmektedir. Bunlardan kabul edilen Sargon ise bu şekilde bir medeniyetin son kralı olacaktır.

Mezopotamya’nın yeni umudu Akadlar:

mezopotamya, akadlar

Sümerlerin son kralı olarak görülen Sargon, aslına bakarsak Akadlar medeniyetinin de kurucusudur. Şu şekilde ki Sargon, aslına bakarsak bir Sümer kent devleti olan Akadya’da rahat bir subaydır. Hz. Musa’nın Yahudileri kurtarış hikayesine benzer bir serüven ile halkı örgütler ve süratli bir fetih mücadelesine girişir.

Kısa zamanda tüm Mezopotamya bölgesini eline geçiren Sargon, Sümerlerin sonunu getirir. Bu zamanda tecim bölge dışına da taşmış ve öğrenilen yeni bilgiler yardımıyla mimari açıdan son aşama gelişmiş örneklere imza atılmıştır. Akadların son kralı olan Shar-kali-sharri’nin milattan ilkin 2193 senesinde ölmesi ile birlikte bu kuvvetli imparatorluk da dağılma sürecine girmiştir.

Bu süreçte bölgeye yüz yıl süresince bir kaos hakim olmuştur. Etkin bir krallık olmadığı için Gutiler benzer biçimde ufak ve barbar topluluklar terör estirmeye adım atmıştır. Ur şehrinin kralı bu terörü bir nebze olsun bastırmış, Gutileri yenerek bölgeye hakim olmuş ve tarihin ilk hukuki metinlerini ortaya koymuştur. Elamlılar ve Amoritlerin saldırısı sonucu bu taze imparatorluk da milattan ilkin 2004 senesinde ortadan kalkmıştır.

Her şeyi değiştiren imparatorluk, Babiller:

mezopotamya, babiller

Akadları ortadan kaldıran topluluk olan Amoritler, başkenti Babil şehri olarak seçtikleri yeni bir imparatorluk kurdular. Kral – tanrı anlayışının hakim olduğu bu imparatorluğun en malum kralı milattan ilkin 1792 – 1750 yılları aralığında yönetimde bulunan Hammurabi’dir. Hammurabi tutkulu bir hükümdar olduğundan yönetimi süresince sürekli cenk halinde olmuşlardır.

Elbet bu hükümdarın öne çıkan özelliği fetih tutkusu değil, bugün hepimizin bilmiş olduğu hukukun temelini oluşturan Hammurabi Kanunları’dır. Hammurabi yalnızca birkaç kil tablete kanun yazdırmakla kalmamıştır. Hem de bölgede yaşayan tüm insanların da bu kurallara uymasını elde etmiş ve uymayanlara ceza uygulamıştır. Bu bağlamda yargı sistemini de oluşturduğu söyleyebiliriz..

Dünya Babillere de kalmadı, sıra Hititlerde:

mezopotamya, hititler

Hititler, milattan ilkin 1595 yılı civarında Babiller İmparatorluğu’nun başkenti Babil’i fethederek Hitit İmparatorluğu’nu kurmuşlardır. Metal işlemeciliği yapmaları ise bu topluluğu öne geçiren etken oldu. Bundan dolayı madenleri eritip işleyerek yaptıkları silahlar, o günün en yüksek teknoloji ürünleriydi ve karşılarına çıkacak hiçbir güç yoktu.

Tıpkı bugün olduğu benzer biçimde o günlerde de hiçbir teknoloji, kimsenin tekelinde kalmadı ve kısa vakit içinde çevrede bulunan topluluklar da metal işlemeciliğini öğreniverdiler. Atlı arabaların yaygınlaştığı bu zamanda Hindistan ve Avrupa’dan pek oldukça şahıs bölgeye göç etti. Kassitlerin saldırması ile aslına bakarsanız tam oturmamış bir imparatorluk olan Hititler ortadan kalktı. Kassitler birkaç dönem yargı sürseler de pek başarıya ulaşmış olamadılar.

Asurlular geliyor ve uygarlık sınırlarını genişletiyor:

mezopotamya, asurlular

Hititler ve Kassitler birbirlerini yerken, milattan ilkin 1365 yıllarında Asurlular kuvvetli bir imparatorluk kurdular. Milattan ilkin 1220 yılına gelindiğinde ise Asurlular tüm Mezopotamya bölgesine hükmetmeye başladılar. 

Asur İmparatorluğu o denli gelişti ki sonunda Filistin ve Suriye’yi sınırlarına dahil etti. Milattan ilkin 884 senesinde başkent Nemrud kuruldu. Milattan ilkin 722 senesinde kendine efsaneleşmiş kral Sargon’u örnek alan II. Sargon ortaya çıktı. Bu zamanda tüm bölge fethedilmiş hatta günümüz Rusya sınırlarına kadar ulaşan seferler düzenlenmişti.

Asur İmparatorluğu bu zamanda Afrika’ya kadar genişlemiş, isyanlar çıkmış, isyanlar bastırılmıştı. Dünyanın malum ilk kütüphanesi olan İskenderiye Kütüphanesi’nden bile ilkin burada bir kütüphane vardı. Mühim zamanı figürlerden Nebukadnezar bu zamanda ortaya çıktı, Babil’in Asma Bahçeleri’ni inşa etti ve Kudüs halkına büyük bir zulüm uyguladı. 

Arap hakimiyeti öncesi Pers İmparatorluğu:

mezopotamya, persler

Bu aşamada işlerin birazcık karıştığını kabul etmek gerekiyor bu sebeple bölgede aynı anda birden oldukça imparatorluk var. Pers İmparatorluğu da bunlardan biri. Milattan ilkin 500’lü yıllarda egemen olan Persler, o güne kadar Babil kültürü ile yaşamış topraklardan bu mirası sildiler. O şekilde ki çivi yazısı bile bu zamanda ortadan kalktı.

Sonrasında Büyük İskender tarafınca fethedilen bölgede Pers İmparatorluğu sonlandı. Mezopotamya, milattan sonrasında 116 senesinde Romalılar ve milattan sonrasında 651 senesinde Müslüman Araplar tarafınca ele geçirildi. Bildiğimiz benzer biçimde şu anda bölgeye Müslüman Araplar hakim durumda. Sadece bölgede nereye giderseniz gidin, bu binlerce senelik uygarlık kalıntıları ile her yerde karşılaşabilirsiniz. 

Mezopotamya bölgesinin binlerce senelik tarihini tek bir yazıda anlatmak zor olduğundan birazcık özet geçmek gerekti. Bölgedeki yaşamın detaylarına inildiği vakit ortaya bir ihtimal yüzlerce cilt kitap çıkabilir fakat en azından günümüz medeniyetini şekillendiren bu uygarlıklara bir slm verilmiş oldu. 



İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı

Please allow ads on our site

Looks like you're using an ad blocker. We rely on advertising to help fund our site.