DÜNYA

Okul ve Çağıl Eğitim Sistemini Kim Nasıl, Neden İcat Etti?

[ad_1]

‘Eğitim koşul!’ şeklinde her insanın bilmiş olduğu bir çarpıcı söz oluşturacak kadar mühim olan okul ve eğitim sisteminin aslen eğitimi değil, disiplini hedeflendiğini duymak bir çok insan için şaşırtıcı olacaktır. Okulu kim buldu sorusunun yanıtı, aslen amacı fabrikalarda emek harcaması için disiplinli işçiler yetiştirmek olan bir insanı işaret ediyor.

Kreş, anaokulu, ilköğretim, ortaokul, lise, üniversite hatta yüksek lisans, doktora derken eğitim yaşamı sonu gelmez bir yolculuğa dönüşüyor. Peki, neden? Elbet eğitim için değil mi? Okulu kim buldu da yalnızca belirli bir yerde toplanarak bir şeyler öğrenebileceğimize karar verdi? Okulu kim buldu sorusunun yanıtı bu aşamada birazcık rahatsız edici olabilir şundan dolayı okulların kurum amacı eğitim değil, disiplin vermekti.

Genel olarak düşündüğümüz süre çağdaş eğitim sisteminin öğrencilere eğitim vermeyi değil, aslen belirli kurallar çerçevesinde disiplinli davranışlar sergilemeyi öğrettiğini görebiliriz. Peki, bu iyi bir şey mi? Günümüz dünyasında hakkaten okulda her şeyi öğretiyorlar mı? Medium web sitesinde William Treseder tarafınca kaleme alınan yazı üstünden okulu kim buldu sorusunu yanıtlayalım ve çağdaş eğitim sistemine yakından bakalım.

Çağıl sistem öncesi eğitim nasıldı?

eski okul, eski öğrenciler

Günümüz çağdaş eğitim sisteminin 1830’lu yıllarda ABD Birleşik Devletleri’nde Horace Mann adlı bir eğitimci tarafınca kurulduğundan bahsedeceğiz. Sadece çağdaş sistem öncesi eğitimin ne işe yaradığını da bilmemiz gerekiyor. Bildiğimiz okul sistemi öncesinde ABD şeklinde büyük ülkelerde bile halkın çoğunluğunu ziraat toplumu doğrusu tarlalarda ve bahçelerde toprak işinde, gövde gücüyle çalışan insanoğlu oluşturuyordu.

Ziraat toplumunda eğitim oldukça kısa, en fazla birkaç yıl sürüyordu. Bu eğitim sürecinde ufaklıklara yalnızca kendi toplumları içinde lüzumlu olan temel bilgiler öğretiliyordu. Okuma – yazma, temel matematik, cemiyet kuralları ve dini bilgiler; çağdaş sistem öncesi okullarda öğretilen temel bilgiler arasındaydı.

Elbet, bu kadar informasyon kimse için kafi gelmiyordu ve halkın genel olarak yalnızca %1’i gerçek anlamda okuma – yazma biliyordu. Sadece kimsenin de daha çok okul eğitimine ihtiyacı yoktu. Eğer öğretilenden fazlasını öğrenmek istiyorsanız bir din merkezine gidebilir, bir yerlerden kitap bulabilir ya da çantanızı sırtınıza alıp toplumunuzun dışına çıkmaya cesaret edebilirdiniz. Bu durum, iş yaşamı için lüzumlu işçi sınıfını doğuramazdı.

Sanayileşme ile beraber doğan okul ihtiyacı:

Horace Mann

19. yüzyılın başlarında dünyanın neredeyse her yerinde sanayileşme hız kazanmıştır. Bununla beraber çalışanlar artık eski ziraat toplumundaki şeklinde çalışmıyor, işverenin istediği saatlerde çalışıyorlardı. Elbet ziraat toplumunu bir işçi sınıfına dönüştürmek zor oldu. Şu sebeple güneş doğunca kalkıp tarlasında çalışan ve işi bitince evine dönebilen bir insanı zorla, neredeyse tüm gün karanlık bir fabrikada çalıştırmak kolay değildir. 

İşçi sınıfını disiplinize etmek gerekiyordu ve bunu da sadece çağdaş eğitim sistemi doğrusu okullar sağlayacaktı. Horace Mann adlı bir eğitimci, esasen iç savaş sonrası karman çorman olmuş ABD’de bir okul sistemi başlattı. Okul sistemi ailelerin de işine geliyordu şundan dolayı evin büyükleri gün içinde fabrikaydı ve birinin çocuğa bakması gerekiyordu. Bu aşamada okullar yaşam kurtaran kurumlar haline geldiler.

Çağıl eğitim sisteminde çocuklar, okulla beraber sunulan bir otorite saygı duymak ve onun her istediğini yapmak zorundaydılar. Onların istediği saatte kalkmalı, onların istediği saatte okulda olmalı, onların istediklerini okumalı, onların istediği ödevleri yapmalı hatta onların istediği saatte uyumalıydılar. Okul otoritesine boyun eğen bir çocuk büyüyüp bir işçi olduğu süre işverenin de otoritesine boyun eğerdi. 

Çağıl eğitim sistemi neyi amaçlıyor(du)?

eski okul, eski öğrenciler

Neredeyse 200 senedir ‘başarıyla’ işleyen eğitim sisteminin dünya çocuklarına neler öğrettiğine yakından bakalım. Dersler 45 – 50 – 60 dakikadır ve teneffüsler buna oranla oldukça kısadır. Zihninizin, ruhunuzun ya da bedeninizin bir işi halletmeye hazır olmasını kimse beklemez. Otorite tarafınca belirlenmiş ders ve mesai saatlerine uymalısınız. Onlar izin vermeden tuvalete dahi gidemezsiniz.

Size verilen ödevi ya da projeyi yapmak zorundasınız. Bunu saçma buluyor olmanız sizin fena bir öğrenci ya da fena bir çalışan olduğunuzu gösterir. Bir ödevi ya da projeyi tamamlarken sizin bu süreçte ne öğrendiğiniz mühim değildir. Mühim olan son teslim tarihidir. Bu yüzden bugün bile bir erişkin her işini son dakika, aceleyle halleder. İnsanları sürece değil, teslim evveliyatına odaklı hale getirirler.

Notlar, puanlar, sıralamalar, ödüller, ikramiyeler için yaşarız. En yüksek notu almak için koşullandırılan bir çocuk, yaşamı süresince başarının yalnızca otorite tarafınca verilen en yüksek ödül olduğuna inanır. Aynı çocuk belirlenmiş saatler haricinde koşup, oynayamaz. Saatlerce otoritenin onu yerleştirdiği sırada oturmak zorundadır. Bugün bile hepimiz 10 bin adım atmanın yaşamsal öneminden bahsediyor sadece çocuklar dahil tüm insanoğlu saatler süresince oturmak zorunda bırakılıyor.

William Treseder tarafınca anlatılan, çağdaş eğitim sisteminin amaçlarını kısaca üzerinde durmak gerekirse; okullar otoriteye saygı duymayı öğretir, okullar dakikliği öğretir, okullar ölçme sistemine odaklanır, okullar temel okuryazarlığa ve temel matematik bilgisine odaklanır. Aslen çağdaş eğitim sistemi evlatları yalnızca disiplinize eder, eğitim ise bu sistemin yalnızca sınırı olan bir bölümüdür.

Okulu kim buldu? Hakkını verip unutabilirsiniz!

george orwell, 1984

Okulu kim buldu? Horace Mann. Tamam, şimdi bu bilgiyi unutun. Bu informasyon ile ne yapacaksınız? Senelerce okullarda da sonrasında unutacağınız, yalnızca otoriteyi memnun etmek ve sınavlarda yüksek not almak için ezberlediğiniz bilgiler öğretildi. Popüler tarihçi Emrah Safa Gürkan’ın söylediği şeklinde, öğrenmeyi öğrenin. 

Başarı göstermiş okul, öğrencisine öğrenme sistemini öğreten okuldur. Doğru bilgiye nasıl ulaşacağınızı ve bu bilgiyi zihninizde nasıl işleyeceğinizi öğrenmelisiniz. Aslen çağdaş eğitim sistemi bunu öğretmeli. Horace Mann tarafınca geliştirilen okul sisteminin son yıllarda artık çalışmadığının en büyük kanıtı, bugün dünyayı değiştiren dahi adların pek çoğunun otorite tarafınca başarıya ulaşmış olarak kabul edilen okullardan birinden mezun olmamasıdır. Bu kişiler okulda aldıkları eğitimin yanına kendilerine kattıkları yardımıyla bulundukları konuma geldiler.

Bir ihtimal okulun otoriter sistemini şu an için değiştiremezsiniz sadece okulun size öğrettikleriyle bugüne gelmiş bir erişkin olarak kendinizi değiştirebilir ve iş dünyasını en azından bu otoriter yapıdan kurtarabilirsiniz. Yalnızca iki saat olması planlandığı için verimsiz bir toplantıyı iki saat süresince sürdürmeyin, insanların bireysel fikirlerini problem ve onları düşünmeye sevk edin, başkalarından esin alın ve başkalarına esin verin, sürüye değil bireye odaklanın ve saatlerce oturmayın artık, birazcık yürüyüş her insana iyi gelecektir.

Okulu kim buldu, çağdaş eğitim sistemi neyi amaçlıyor şeklinde soruları Medium web sitesinde William Treseder tarafınca kaleme alınan bir yazı üstünden değerlendirdik. Okul normal olarak mühim sadece daha mühim olan, bireylerin kendi becerileri doğrultusunda kendilerini geliştirerek hayatlarını olabilecek en güzel şekilde yaşamalarıdır. 



[ad_2]

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı

Please allow ads on our site

Looks like you're using an ad blocker. We rely on advertising to help fund our site.