DÜNYA

Olmayacak Şeyleri Gerçekmiş Şeklinde Kabul Ettiren 12 Film

Normalde tanık olsanız gerçekliğini sorgulayacağınız bir vakası, bir filmimizde görünce ve sorgulamadığınız oldu mu? Bu durum, filmi meydana getiren kişilerin gerçeklik ve kurgu arasındaki çizgiyi başarıyla kaldırdıklarını, sizi ve algılarınızı kandırdıklarını gösterir. Bu başarıya haiz eserler “esrarengiz gerçekçilik” isminde olan bir akımın üyesidir. Bugün “esrarengiz gerçekçilik” akımının, sinemadaki başarı göstermiş örneklerini listeliyoruz.

Esrarengiz gerçekçilik, inanılamayacak kadar acayip bir şeyin son aşama detaylı ve gerçek bir ortama girmesi anlamına gelir.” Bu ifade, Narcos dizisinin açılış sahnesinde yazar. Dizideki vakalar, yaşanmış olaylardan uyarlanmış olsa da son yılların büyük ses getiren yapımlarından Narcos’ta esrarengiz gerçekçiliğe değinilmiş olması bu akımın popüler kültürdeki öneminin altını çiziyor.

Dizi ya da film izlerken şaşırmayı kim sevmez? İşte esrarengiz gerçekçilik bunu pek alışık olmadığımız şekilde başarıyor. Bu da kullanıldığı filmleri oldukça daha merak uyandırıcı kılıyor. Izleyici olarak bizlere yabancı olmayan bir dünya sunup sonrasında aniden onu asla beklemediğimiz bir hale getiriyor. Esrarengiz gerçekçiliğin temeli bu. Eğer bu türde dizi ve filmler seviyorsanız ya da tecrübe etmek istiyorsanız sizin için bazı önerilerimiz olacak.

Esrarengiz Gerçekçilik Akımından Etkilenmiş Filmler

  • The Future
  • Electrick Children
  • The One I Love
  • Ruby Sparks 
  • Cashback
  • The Science of Sleep
  • The Life Aquatic with Steve Zissou
  • Beasts of the Southern Wild
  • Scott Pilgrim vs. the World 
  • Groundhog Day
  • Big Fish
  • Pan’s Labyrinth

Bir kedinin ağzından anlatılan film: The Future 

Vizyon zamanı: 21 Ocak 2011
IMDb puanı: 6,2
Rotten Tomatoes puanı: %72

Otuzlu yaşların ortalarında ve hayatta pek bir şey başaramamış şeklinde hisseden bir çift yaralı bir kediyi sahiplenmeye karar verince hayata bakış açıları tepetaklak olur. Tepetaklak derken filmimizde gerçek anlamda süre ve uzay terimi değişiyor. E doğal çiftin birbirlerine duyduğu itimat duygusu da… 

Tiz ve insanoğlunun sinirine giden bir sesle konuşan bir kedinin ağzından anlatılan filmimizde esrarengiz gerçekçilik esintisi taşıyan tek şey bu değil. Hem de Ay’la konuşmanın bir yolunu bulup zamanı durdurabilme şeklinde durumlar da var. Daha çok spoiler vermeyelim. Eğer dizi/film izlerken bildiğiniz anlamda gerçekliğin dışına çıkmayı seviyorsanız bu filme ne olursa olsun bir talih verin.

Rachel’ın beyninde her şey mümkün: Electrick Children

Vizyon zamanı: 10 Şubat 2012
IMDb puanı: 6,8
Rotten Tomatoes puanı: %88

Mormonlar içinde yetişen ve hayatta oldukça azca şey görmüş olan Rachel’ın dünyasında her şey mümkündür. Böylece Rachel müzik dinlerken hissettiği kuvvetli duygular sebebiyle hamile kaldığına inanmaya adım atar ve mucize bebeğin “babasını” bulmak için Vegas’a gitmek suretiyle yola düşer…

Tüm bildikleri aslen hiçbir şey bilmedikleri: The One I Love

Vizyon zamanı: 21 Ocak 2014
IMDb puanı: 7,1
Rotten Tomatoes puanı: %82

Itimat sorunlarını aşıp evliliklerini tekrardan canlandırmaya çalışan bir çift, evlilik terapistleri tarafınca bir dinlence merkezine gönderilir. Terapist, gönderilmiş olduğu tüm çiftlerin sorunlarını arkada bırakarak döndükleri mevzusunda güvence verir fakat bu kez işler pek beklendiği şeklinde gitmez.

Bu filmi izlenesi kılan şey, gerçeklik ile bilim-kurgu unsurlarını ustaca kaynaştırması. Ortaya çıkan netice; ilişkilerin ve kişiliğin kimi zaman gülünç kimi zaman huzursuz edici yönlerine bakış ve birini ‘hakkaten’ tanımanın aslen ne kadar zor olduğu.

Bir yazar bir karakter yaratır ve bu karakter gerçeğe dönüşür: Ruby Sparks

Vizyon zamanı: 25 Temmuz 2012
IMDb puanı: 7,2
Rotten Tomatoes puanı: %79

İlhamını bir türlü bulamayan bir yazarn olan Ruby Sparks, aramış olduğu romantizmi en beklenmedik yerde bulur: kendini oldukça sevecek bir bayan karakter yaratmakta…

Filmin dünyasında karakterler başlangıçta Ruby’nin varlığı mevzusunda kafa karışıklığı yaşar fakat hızlıca durumu kabullenip sorgulamayı bırakırlar. Şu sebeple filmin vakası bu hanım karakterin iyi mi canlandığı değil de yazar ve hanım arasındaki ilişki ve birini sevmenin gerçekçiliği.

Süre terimi sorgulanıyor: Cashback

Vizyon zamanı: 10 Ekim 2004
IMDb puanı: 7,2
Rotten Tomatoes puanı: %48

Sevgilisinden ayrılan genç bir ressam uykusuz geceleri doldurabilmek için bir süpermarkette çalışmaya adım atar. Zamanı istediği şeklinde şekillendirip hatta durdurabildiğini fark etmesi uzun sürmez. Bu kabiliyeti sevilmiş olduğu kıza yaklaşmak için kullanmak isteyen genç, genç kızın kapıdan çıkmış olduğu anı dondurarak iki gün geçirir…

Eternal Sunshine of the Spotless Mind’ın yönetmeninden: The Science of Sleep

Vizyon zamanı: 16 Ağustos 2006
IMDb puanı: 7,3
Rotten Tomatoes puanı: %70

Yazar ve yönetmen Michel Gondry, Eternal Sunshine of the Spotless Mind filmindeki kusursuz esrarengiz gerçekçilik kullanımıyla tanınan biri. The Science of Sleep filmimizde gerçeklik ve hayal arasındaki çizgi daha da bulanıklaşıyor.

Filmimizde ressam ve icat eden olan Stéphane’in devamlı olarak gerçek hayatla hayal dünyası arasındaki farkı anlama mevzusunda yaşamış olduğu sıkıntıları görüyoruz. Etrafındaki insanoğlu onun yaşamış olduğu dünyayı anlamakta güçlük çekerken aklı kendisi şeklinde işleyen bir komşusuyla tanışıyor. Yanında kendi şeklinde olabildiği birini gören karakterimiz ve komşusunun yaşadıklarını seyrettiğimiz bu filme bir talih verilebilir.

Wes Anderson gene şaşırtmıyor: The Life Aquatic with Steve Zissou

Vizyon zamanı: 20 Kasım 2004
IMDb puanı:  7,3
Rotten Tomatoes puanı: %56

Wes Anderson’ın filmlerinin bir çok, gerçek şeklinde duran fakat küçücük gerçek üstü detaylarla bezeli olan dünyalarda geçer. Denizbilimci Steve Zissou, denizi keşfetme tutkusunu yitirmiştir ve partneriyle arkadaşını yiyen kaplan köpekbalığından öç almak için yeniden denize dönmeye karar verir. Bununla beraber eski eşi, bir gazeteci ve kendi oğlu olup olmadığından güvenli olmadığı bir çocuktan oluşan ekiple denizin derinliklerine dalan Steve Zissou’nun karşılaşmış olduğu esrarengiz dünyayı ne olursa olsun izleyin.

Altı yaşlarında bir kızın gözlerinden: Beasts of the Southern Wild

Vizyon zamanı: 20 Ocak 2012
IMDb puanı: 7,3
Rotten Tomatoes puanı: %86

Beasts of the Southern Wild, Bathtub adlı imgesel bir kasabada geçiyor. Altı yaşındaki korkusuz Hushpuppy adlı kız, Bathtub’da babası Wink ile yaşamaktadır. Ufak kızın babası hastalanınca dünyası parçalanmaya adım atar. Gerçek anlamda bir parçalanmadan söz ediyoruz… Buzullar erir, nehirlere dolar ve kadim bir canavar tekrardan ortaya çıkar.

Sıkıntılı şartlarda büyümüş ve kendine bakmakta zorlanmayan Hushpuppy, evrenin düzenini eski haline getirmek için annesini aramaya adım atar. Ufak kızın nevi şahsına münhasır fakat bununla birlikte bizlere tanıdık gelen bir dünyada geçen yolculuğunu seyrettiğimiz bu filme bir talih vermekte yarar var.

Müziğe doyacağınız bir film: Scott Pilgrim vs. the World

Vizyon zamanı: 27 Temmuz 2010
IMDb puanı: 7,5
Rotten Tomatoes puanı: %82

Bu film, izleyeni daha filmin başından renkli, oldukça süratli değişen, Nintendo jenerasyonunun alışkın olduğu bir dünyaya bırakıveriyor. Filmimizde ana karakterimiz olan Scott ile müzik grubu kendi hallerinde yaşayıp giderken renkli saçlı Ramona Flowers ışık hızıyla hayatlarına girer. Kızın geçmişiyle savaşmaya (gerçek anlamda) süregelen Scott, şeytani eski sevgililerle uğraşırken kavgalara video oyun müzikleri birlikte rol alır. “Neler oluyor?” hissinin film boyu hakim olduğu bu neşeli filme talih vermekte yarar var.

Her gün baştan süregelen: Groundhog Day 

Vizyon zamanı: 12 Şubat 1993
IMDb puanı: 8,0
Rotten Tomatoes puanı: %96

Bir Amerikan klasiği olan Groundhog Day, güldürü ile fantazi elementlerini ustalıkla harmanlıyor. Filmimizde meteoroloji uzmanı Phil, Groundhog Day etkinlikleriyle ilgili bir vazife için başka bir kasabaya gider. Açıklanamayan bir halde devamlı olarak aynı güne uyanmaya süregelen Phil, vakası çözmeye çabalar.

Bir süre sonrasında ertesi gün nede olsa kimsenin bir şey hatırlamayacağını ve aynı güne uyanacağını bilen karakterimiz, türlü çılgınlıklara atılır. Daha çok spoiler vermeyelim. Eğer izlemediyseniz Groundhog Day’i bir an ilkin izlenecekler listenize dahil edin.

Hoş bir kitap uyarlaması: Big Fish

Vizyon zamanı: 4 Aralık 2003
IMDb puanı: 8,0
Rotten Tomatoes puanı: %75

Esrarengiz gerçekçilik genel anlamda öykü anlatmanın enerjisini ve hikayelerin insanları çocukluklarından itibaren iyi mi şekillendirebildiğini göstermek için kullanılır. Bu türü ustalıkla kullanan adlardan önde gelen Tim Burton, bayağı anları garipliklerle ve sihirle süslüyor. Bu anlamda çalışmalarının en güzel örneklerinden biri Big Fish.

Filmimizde Will adlı karakter, babasının anlattığı hikayeleri başkaları kadar beğenmemektedir. Sadece babası Ed ölüme yaklaştıkça oğlunun kendi yerine öykü anlatıcılığı rolünü üstlenmesini ister. Başlangıçta Will gerçekle imgesel ayırt etse de babasının büyüleyici hikayelerinin kıymetini zaman içinde sadece ve hikayelerin aslen düşündüğünden daha gerçek bulunduğunu farkına varır. Kaçırılmış olduğu dünyanın güzelliğini görmeye süregelen Will’in öyküsünü ne olursa olsun izlenecekler listenize alın.

Etik itaatsizliğin sorgulandığı bir film: Pan’s Labyrinth

Vizyon zamanı: 27 Mayıs 2006
IMDb puanı: 8,2
Rotten Tomatoes puanı: %95

Pan’s Labyrinth, öykü anlatıcılığının önemini öne çıkaran ve bununla birlikte peri masalı şeklinde görünen bir film. Ofelia adlı karakterin anası 1944 senesinde zalim biriyle evlenince zavallı kız evden gitmek zorunda kalır. Fantazi dünyasını geride bırakıp ayrılması ihtiyaç duyulan Ofelia, kendisinin aslen bir yeraltı krallığının prensesi bulunduğunu söyleyen bir karakterle karşılaşınca işin rengi değişmiş olur.



İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı

Please allow ads on our site

Looks like you're using an ad blocker. We rely on advertising to help fund our site.