Örümcek-Adam Türkiye’de Olsaydı Ne Olurdu?

Süper kahraman eserlerinin büyük kısmında ana mevzu ABD’da geçer. Uzaın derinliklerinden gelen bir kahraman da olsa, antik çağlardan kalma bir tanrı da olsa tüm süper kahramanlar ABD’ye gider. Uzaydan gelen alakasız kötüler bile, 510 milyon kilometrekare yüzölçümü olan gezegende 9 küsür milyon kilometrekarelik ABD’ye, bilhassa de New York ve Washington’a musallat olurlar. 

Bu yazımızda ise süper kahramanların en popüler örneklerinden önde gelen Örümcek-Adam‘a, daha doğrusu Örümcek-Adam Türk olsaydı hikayesinin nasıl değişeceğine bakacağız. Mümkün olduğunca karakterin malum öyküsünü bozmadan, mahalli motiflerle uyarlamaya çalışacağız.

Endüstri meslek lisesi talebesi Peker Payker, ailesinin ölümünden sonrasında Bünyamin amcası ve Maide yengesiyle yaşamaya adım atar.

Peker için bunlar zor zamanlardır. Tek çocuk olan Peker, amcasının yanına göç eder. Amcası kendi halinde, mülayim bir adamdır. Peker iyi olsun ister, ona “Büyük başın derdi de büyük olur” şeklinde öğütler verir.

Bigün okul gezisi için Kağıthane’ye müzeye giderler.

Böylece İstanbul’un kadim tarihini daha iyi öğrenecek olan Peker, tarih dersindeki proje ödevini de kolayca yapabileceğini düşünmektedir. Üstelik bu geziye, aşka düştüğü Meryem Ceren ve en yakın arkadaşı, semtin zenginlerinden beyaz eşyacı ve müteahhit Nayman Özbarın’ın oğlu Hayri Özbarın da gelecektir.

Asırlardır temizlenememiş kağıthane deresinin kenarında gezen, mutasyona uğramış böceklerden biri Peker’i ısırır ve ona doğaüstü güçler kazandırır.

Bir dönem bu dere siyah akmasıyla haberlere bile mevzu olmuştu, durumunu siz düşünün.

Şimdi ıslah emek harcamaları yapılıyor, epey de ilerleme kaydedildi fakat dereyi temizlemek kolay değil. Haliyle bir dönem derede yaşayan böceklerin mutant olması düzgüsel.

Bu güçlerle kolay yoldan para kazanmak isteyen Peker, şansını sokak dövüşlerinde tecrübe etmek ister fakat Türkiye’de milyarların döndüğü kaçak dövüşler yoktur.

Türkiye’de kafes dövüşleri yapmış olup da her gün yüzlerce, binlerce lira almak pek de lise öğrencilerinin yapabileceği bir şey değildir. Aslına bakarsanız bu tür aktiviteler vatanımızda illegaldir, yapılıyorsa bile kimseyi kolay kolay dahil etmeleri pek ihtimaller içinde değildir. 

Onun yerine gidip sabıkalı vale arayan mekanda çalışmaya adım atar.

Aslen patron onu sabıkalı olmadığı için işe almak istemez sadece Peker, park yeri açmak için bir başka arabayı çıplak elle geriye çeker. Patron da Peker’in haiz olduğu güçten etkilenir. “Çocuk çelimsiz fakat deli kuvveti var.” diyerek işe alır. 

Patronla kavga etmiş olduğu için arabaların başlangıcında durmayı bırakır ve bir otomobil çalınır.

Peker’in patronu doğru muntazam maaş vermez, sigorta yapmaz. Onun yerine çalışanlarını müşterilerin verdiği bahşişlerle geçinmeye zorlar.

Bu duruma kafası atan Peker, “Ben esasen bırakacam abi; bir tane motor çözecem, kuryeliğe geçecem” der. Bu esnada birisi, mekana yeni gelen bir müşterinin anahtarı üstünde olan otomobilini alıp kaçmaya adım atar.

Arabayı çalan suçlu kaçarken emekli maaşıyla akşam pazarından ucuza sebze meyve almış, BİM’den Dost yoğurt almak için yolunu uzatmış olan Bünyamin Amca’yı ezer.

Bünyamin Amca Bağ-Kur emeklisi, kendi halinde bir insandır. Eski mesleği elektrikçilik olduğundan, kuşa dönmüş olan emekli maaşı ona yetmez. Bu yüzden küçücük tamirat işleri hayata geçirmeye devam eder. Eline geçen fazladan parayla da ucuz meyve-sebze almak, uygun fiyatlı yoğurt-et ürünü bulmak için market market gezer. Alınyazısı de ağlarını rekabet halindeki marketlerin çokça bulunmuş olduğu bir kavşakta örer. Hız icra eden otomobil hırsızı, ağır ağır karşıya geçmekte olan Bünyamin Amca’ya çarpar.

Bunun üstüne Peker suçluluk duyar ve suçla savaşmaya adım atar.

Maslak’tan Kağıthane NEF bloklarına kadar olan bölgenin dost canlısı Böcük Adam’ı olur.

Not: Örümcek-Adam’ın beyaz perdede ilk görüldüğü filmlerden biri, Türk yapımı olan Üç Dev Adam filmidir. Filmimizde Örümcek-Adam baş fena karakterdir, Yüzbaşı ABD, El Santo ve Komiser Orhan tarafınca durdurulur.