DÜNYA

Skolastik Fikir Nedir? Temelini Kim Atmıştır?

Yüzlerce yıl süresince dünyada yargı devam eden teoloji temelli bir felsefi akım olan skolastik fikir yıkılmış olsa bile bugün pek oldukça yerde örnekleri ile karşılaşmak mümkün. Peki skolastik fikir nedir, nasıl ortaya çıkmıştır, nasıl yayılmıştır ve sonunda nasıl yıkılmıştır gelin yakından bakalım.

Skolastik fikir nedir sorusu ile ilk kez lise tarih ve felsefe derslerinde karşılaşmış olabilirsiniz. Bu probleminin tarih alanına da girmesinin sebebi yüzlerce dünyada en yaygın olan felsefi düşüncelerden biri olmasıdır. Orta Çağ karanlığından tutun yeni dönemin aydınlığına kadar her yerde skolastik fikir ile karşılaşmak mümkün. Bunun en büyük sebebi yenilik aramak yerine var olanı ilahi olanla açıklamaya çalışmasıdır. 

Felsefe genel olarak kuşkucu ve sorgulayıcı bir alandır. Sadece skolastik fikir sorgulamaz ve şüphe duymaz. Şundan dolayı ona nazaran esasen ilahi bir doğru vardır ve insanoğlunun amacı da bu ilahi gerçeği anlayarak çözmeye çalışmaktır. 3 temel dönemden oluşan skolastik fikir nedir, nasıl ortaya çıkmıştır, nasıl yayılmıştır şeklinde dört gözle beklenen soruların yanıtlarını tüm detaylarıyla anlattık.

Skolastik fikir nedir, ne vakit ortaya çıkmıştır? Skolastik fikir dönemleri:

skolastik düşünce

Skolastik fikir nedir?

Latince okul anlamına gelen schola kelimesinden türetilmiş scholasticus teriminden gelen skolastik fikir, kelime anlamıyla okul felsefesi anlama gelir. Bu anlama gelmesini sebebi, Orta Çağ’da doğrunun esasen var olduğuna inanılması ve bu doğrunun yalnızca okullarda verilen felsefe dersleriyle öğrenileceğinin düşünülmesidir.

Skolastik fikir teoloji tabanlı bir akımdır. Doğrusu doğrunun göklerden gelen bir karar olduğuna ve felsefe ile bu doğruların anlaşılması gerektiğine inanılır. Bu bağlamda skolastik fikir yeni bir fikir yaratmaz. Kuşkucu ya da sorgulayıcı değildir. Aksine ilahi doğru ile gelen bilgiye kuşkuyla bakan her insana karşıdır. 

Skolastik düşüncenin en net tanımını Hristiyan Aziz Augustinus yapmıştır ve ‘Idrak etmek için inanıyorum.’ demiştir. Skolastik fikir doğru olduğuna inanılmış olduğu bilgiler ışığında mevcud gerçekleri doğrulamayı ya da çürütmeyi amaçlar. Doğrusu bir şey gerçek olsa bile ilahi doğruya uygun değilse çürütülmelidir. İnanç esastır. 

Skolastik fikir ne vakit ortaya çıkmıştır?

skolastik düşünce

Skolastik düşüncenin temelleri, milattan sonrasında 2. ve 8. yüzyıllar içinde Hristiyan Babaları olarak malum ilk dönem Hristiyanları tarafınca oluşturulan Patristik felsefe ile atılmıştır. Sadece bu düşüncenin tam olarak sistematize edilmesi ve adının konması sadece 9. yüzyılda gerçekleştirmiştir.

Patristik felsefede Platon öne çıkarken, skolastik düşüncede Aristoteles ön plana çıkmaktadır. Bunun en büyük sebebi Aristo felsefesinin düşünürleri bilge olarak görmesidir. Aslına bakarsan teoloji temelli olan bu felsefe akım normal olarak inanç üstüne düşünen kişileri bilge olarak adlandırmayı uygun bulmuştur. 

Skolastik düşüncenin ortaya çıkış amacı okullarda yedi özgür sanat olarak isimlendirilen dilbilgisi, mantık, retorik, aritmetik, geometri, müzik ve gökbilim ile beraber teolojinin öğretilmesidir. Sonraki zamanlarda skolastik fikir yalnızca bu amaçla kullanılmamış, genel bir okul öğretisine dönüşmüştür.

Skolastik fikir dönemleri:

  • Erken dönem skolastik fikir / 9. ve 13. yüzyıl
  • Yükseliş süreci skolastik fikir / 13. ve 14. yüzyıl
  • Son dönem skolastik fikir / 14. ve 15. yüzyıl

Erken dönem skolastik fikir:

Johannes Scottus

800’lü yıllarda Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşü ile ortaya çıkan skolastik düşüncenin ilk düşünürü Johannes Scottus’tur. Scottus, Yeni-Platoncu bir fikir biçimi oluşturarak Orta Çağ’da mistizmi yaymıştır. Tanrının kim bilir bulunduğunu sadece simgeler vesilesiyle anlaşılabileceğini savunmuştur.

1000’li yıllarda Anselmus, Tanrının en yetkin bulunduğunu ve çelişmezlik ilkesi gereğince var olmamasının mümkün olmadığını savunmuştur. Aynı dönem yaşamış olan Roscelinus, nominalizmi kurmuştur. Bu kavram realizme karşıdır ve insanların ortak bir fikir doğrultusunda hareket ettiklerini savunur. Doğrusu temel, ilahi bir güçten bahseder.

Yükseliş süreci skolastik fikir:

İbn-i Sina

12. yüzyılda Arap felsefesi yayılmaya başlamış ve İslam skolastiği ortaya çıkmıştır. Arap felsefeci İbn-i Sina bu yayılmada mühim bir rol oynamıştır. İbni-i Sina şeklinde Aristotelesçi öteki bir Arap düşünür de İbni Rüşt’tür. İbni Rüşt, inancı akıl bilgisinin bir başka formu olarak yorumlamıştır. 

Aynı dönemde Yahudi düşünür Moses Maimenides de Aristoteles’i yorumlamış ve bölgesinde yaygınlaştırmıştır. İtalyan mistik düşünür Bonaventura da Augutinus ve Aristotales’i yorumlamış ve bilginin, bilinecek olan doğru üstünde birleşmek bulunduğunu savunmuştur.

Orta Çağ’ın skolastik yıldızı  Albertus Magnus olmuştur. Magnus; Aristoteles felsefesini, İslam felsefesini ve Yahudi felsefesini birleştirerek sistemli bir yapı ortaya koymuştur. Magnus’un talebesi Aquinolu Thomas, ‘İnanmak için bilmek.’ düşüncesini ortaya koymuş ve bu fikir o dönem Katolik Kilisesi tarafınca kabul edilmiştir.

Son dönem skolastik fikir:

Johannes Duns Scottus

Skolastik düşüncenin son dönemine girmesinde dini tarikatlar içinde yaşanmış olan tartışmalar ve Rönesansı hazırlayan aydınlanmacı emekler etkili olmuştur. Son devrin yıldızı Johannes Duns Scottus olmuş, nominalizmi sistemleştirmiş ve tikel nesnelerin gerçek bulunduğunu tümel nesnelerin ise tamamen uydurma bulunduğunu savunmuştur. 

Bu zamanda bilginin temeline gözlem konulmuştur. Tanrı terimi asla deneyimlenmediği için bu informasyon inanç temellidir. Doğrusu bu tür sonsuzluk ve Tanrı şeklinde kavramlar asla bilinemez. Bu aşamada inanç ve informasyon birbirinden tamamen ayrılmıştır. Bu da skolastik düşüncenin sonu olmuştur. 16. yüzyılda Rönesans ile skolastik fikir bitmiş şeklinde görünse de günümüzde bile hala bu düşünceyi korumak için çaba sarfeden kişilerle karşılaşmak mümkündür.

Skolastik fikir neden yıkılmıştır?

skolastik düşünce

Skolastik düşüncenin Avrupa’da etkin olduğu Orta Çağ çok kötü bir dönemdi. İnsanlar açlıktan kırılıyor, toplumsal adaletsizlik zirveyi görüyor, din adamları hiçbir dine uygun olmayan düşünceleri insanlara dayatarak onları kandırıyordu ve bir halde her gerçeğin dine uydurulması gerekiyordu.

Rönesansın temelini atan bilimsel emekler insanların gözünü açtı. Matbaanın buluş edilmesiyle din kitapları insanların kendi diline çevrildi ve din, halk tarafınca da anlaşılmaya başladı. İnsanlar artık sorgulamaları yasak olan şeyleri de sorgulamaya başladılar ve kasasını doldurmaya çalışan bir avuç din tüccarı tarafınca kandırıldıklarını anladılar.

Din, insanoğlunun Tanrı ile arasındaki bir ilişkidir. Bunu belirli çıkarlar doğrultusunda yaşamın her kesimine zorla yaymak ve düzmece bilim, tek yanlı felsefe ile insanlara yalanlar söylemek yalnızca Orta Çağ karanlığına yakışır bir fikir biçimidir. Her neyse ki artık uzay çağındayız ve bu tür fikir biçimleriyle oldukça fazla karşılaşmıyoruz değil mi?

Skolastik fikir nedir, nasıl ortaya çıkmıştır ve neden yıkılmıştır şeklinde dört gözle beklenen soruları yanıtladık. Felsefe ve felsefeden doğan bilim, gerçeği aramak için insanoğlu tarafınca yaratılmıştır. Aklımızı doya doya sonuna kadar kullanalım.



İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam engelleyici kullandığınız görülüyor

HAKANSEYHAN.com reklamlarla desteklenen bir sitedir. Sitemizde gezintiye devam etmek için lütfen reklam engelleyiciyi kapatın.