Toplumsal Medyada Karşımıza Çıkan Acayip Sayıların Hikayesi

Günümüz insanının bilime ve bilim adamlarına bakışı oldukca acayip. Bir sürü bilim insanı aylarca, hatta senelerce devam eden emekleri sonucunda saygı duyulan bir iş başardığında, mesela bir aşı geliştirdiğinde, bunu milyonlarca insan sorgularken ‘bilim insanı’ olmayı kullanarak milyonlarca insanı dolandıran hikayelere anında kanıp bir gram sorgulamadan günlük yaşamımıza dahil edebiliyoruz. 

Bu durumun son dönemdeki en güzel kanıtlarından biri sayı dizileriyle hayatlarına sağlık ya da başarı, para getirebileceğine inananlar. TikTok’ta, Instagram’da, Twitter’da, özetlemek gerekirse her yerde karşımıza çıkan sayılar ve acayip cümlelerle dolaşıma giren bu ‘inanış’ ne yazık ki senelerdir arkasında bir ‘bilim insanı’ olduğu bilgisiyle pazarlanıyor. Akademileri açılmış, eğitimleri veriliyor, insanoğlu anlatılan masallara garip bir halde inanıyor. Peki işin aslı ne? Bu sayılar nereden geliyor? Anlatalım…

Bilhassa son yıllarda toplumsal medya platformlarında popüler hale gelen bu sayı dizileri, Grigori Grabovoi isminde bir ‘bilim insanının’ geliştirdiği bir ‘sistemin’ elemanları

Grabovoi sayıları olarak anılan bu sayıların hikayesi ise şu; bu ‘bilim insanına’ nazaran sayıların temsillerinin bir titreşimi ve enerjisi var. Bu sayıları bir araya getirip bazı kombinasyonlar oluşturarak tüm sorunları çözebilecek bir ‘enerji ve titreşim’ oluşturarak ‘ışığımızı artırıyoruz‘. Böylece paraya ihtiyacımız var ise para, sağlığa ihtiyacımız var ise sağlığa kavuşuyoruz. 

Bu ‘öğretiyi’ bilimsel dayanakları olan bir sistem benzer biçimde aktaranlara nazaran Grabovoi, sayıları renk ve titreşim olarak görebiliyor. Bu ‘kabiliyeti’ yardımıyla insanlardaki ‘bozuk titreşimleri de‘ görerek bu bozukluğa iyi gelecek sayı kombinasyonlarını kullanıyor… 

Geldiği noktada ise insanoğlu bu sayıları bir kağıda yazarak ya da kolyelerine, bilekliklerine asarak ve niyetlerini dile getirerek paraya ya da sağlığa kavuşabileceklerine inanmış durumdalar…

Grabovoi’nin bir ‘bilim insanı’ olmasının yanında hükümklü bir dolandırıcılıkla sonuçlanan bir geçmişi var…

Grigori Grabovoi ile ilgili kısa bir arama yapmış olursanız karşınıza çıkan ilk bilgiler bu ‘bilim insanını’ öven yazılardan ve ‘kerametlerini’ öven çalışmalardan ibaret olacaktır. Grabovoi, 1986 senesinde Taşkent Devlet Teknik Üniversitesi Uygulamalı Matematik ve Mekanik Fakültesi’nden mekanik bölümünden mezun olmuş. 

Biyografisine nazaran sonraları enerji, sayılar, nesnelerin güvenliği benzer biçimde bazı mevzularda araştırmalar yapmış oldu. Bazı devlet kurumlarında mühendislik ve matematik alanlarında vazife aldı. 

Buraya kadar her şey yolunda kabul edebilirsiniz. Mühendislik eğitimi almış, matematik ve fizik alanlarına da ilgi duyarak araştırmalar yapmış bir bilim insanı var karşımızda. Sadece bu karakter ile ilgili daha azca anlatılan ve çarpıcı bazı olaylar var.

Grabovoi, iddialara nazaran bakmış olduğu her şeyde görmüş olduğu titreşim ve enerjiler yardımıyla sorunları şıp diye buluyordu. Bir uçağa bakıp içine bile girmeden güvenlik sorunlarını tespit edebiliyor, çözüm sunabiliyordu. Fakat bunların bilimsel dayanaklarına yönelik hiçbir tutarlı veri yok…

Daha da garibi, Grabovoi seneler içinde kendini mesih olarak tanıttı, şifacı bulunduğunu ve hususi kabiliyetleri bulunduğunu söylemiş oldu, son raddede ise onlarca aileyi ölen yakınlarını diriltmek ya da hasta yakınlarını iyileştirmek vaadiyle kandırdığı için Rusya’da suçlu bulunarak 11 senelik bir hapis cezası aldı…

Grabovoi birkaç yıl sonrasında salıverildi ve şimdilerde halen daha ‘öğretilerini’ toplumsal mecralarda anlatarak kendine ‘mürit’ topluyor…

Sadece tahmin edebileceğiniz suretiyle dolandırıcı bir suçlu oluşuna karşın bu sistemden para kazanmaya devam edenler için o hala saygı duyulan bir bilim insanı

Günümüzde dünyanın her yerinde Grabovoi sayıları ve onun ‘öğretileri’ ‘bilimsel akademilerle’ bir para deposu olarak kullanılmaya devam ediliyor. Kayıpları, sorunları, acıları olan insanoğlu kandırılarak gerçekliği olmayan hikayelerle kandırılıyor.

Anlayacağınız, bu bir tek toplumsal medyada dönen bir geyik değil. ‘Ne var işte, insanoğlu kağıda bir şeyler karalayıp eğleniyor‘ deyip geçemeyeceğimiz kadar problemli bir mevzu. Gerçek bir bilim insanı olmayan, kendini mesih bile duyuru etmiş bir insanoğlunun sözde teorileriyle geliştirdiği işe yaramaz bir sözde sistem…

Evrene ileti göndermek, sayıların gizemli titreşimlerden medet ummak, frekanslar, enerjiler ve ritüellerle hayatta kazançlı çıkılabileceğine inanmak, ne yazık ki asla hiç kimseye hiçbir şey kazandırması mümkün olmayan senaryolar. Üstelik bilimsel okuryazarlığı aslına bakarsanız düşük olan; doğru informasyon ve doğru yönteme erişme mevzusunda ciddi problemler yaşayan toplumların bu açıkları bu şekilde kullanıldıkça, ne yazık ki kaybeden gerçek bilim oluyor. Sırf bu bile bu tür gerçek dışı ümit tacirliklerine öylece gülüp geçmememiz icap ettiğini gösteriyor.