Frank Tiemann, Rolls-Royce cephesinin geçtiğimiz yıl yakaladığı başarıdan, elektrikli Spectre’a kadar sorularımıza yanıt verdi.
BMW Grubu çatısı altında macerasına devam eden Rolls-Royce, şu sıralar otomobil dünyasında belirlediği standartları elektrikle buluşturmakla meşgul. Adım adım 120. yaşına doğru ilerleyen İngiltere merkezli üretici, son yıllarda yakaladığı başarıyıysa 2021’de bambaşka bir boyuta taşıdı. 2020 yılına gore yüzde 49 daha çok vasıta satan marka, beş bin adedi aşan satışla 117 senelik tarihinde daha ilkin görmediği bir sınırı geride bıraktı. Tedarik problemleri eşliğinde pek oldukca marka için oldukça zorlayıcı olan 2021’de yakalanan bu başarıyı ve yakın gelecekteki projeleri konuşmak için Rolls-Royce İletişim Direktörü Frank Tiemann’a sorularımızı yönelttik.
Tiemann; “Rolls-Royce, çip krizi yaşamadı”
15 yılı aşkın süredir markada vazife alan Tiemann, kullanıcı odaklı ürünler ortaya koyma felsefesiyle yola devam ettiklerini sohbetimizde sık sık dile getirdi. Halihazırda geliştirme süreci devam eden markanın ilk elektriklisi Spectre’a olan itina de dikkatimizi çekenler içinde.
Merhaba Frank. Ilk olarak burada sorularımızı yanıtladığın için teşekkür etmek isterim. 2021, otomobil endüstrisi için son yılların en zorlayıcı dönemlerinden birisi oldu. Tedarik problemlerinin burada büyük etken bulunduğunu gördük. Rolls-Royce tarafı bu süreci nasıl yönetti?
Rolls-Royce için 2021, inanılmaz başarıların yakalandığı bir dönem oldu. Geçtiğimiz yıl 5.586 otomobilin teslimatını gerçekleştirdik ve tüm zamanların en yüksek seviyesi olarak kayıtlarımıza geçen bu tablo bizi fazlasıyla memnun etti. Şüphesiz bu bir kutlama sebebi olsa da biz marka olarak yüksek satış adedi üstüne planlama meydana getiren bir oluşum değiliz. İşimiz hususi ve bireysel niteliklerde, müşterilerimizin kendini yansıtabildiği araçlar ortaya koymak üstüne kurulu.
Sorunuza gelirsek, bahsettiğiniz otomotiv sektörünün tedarik sorunları bizi etkilemedi. Tedarikçilerimizle uzun soluklu ve güvenilir ilişkilerimiz var, bu da seneler ilkin kredi sıkışıklığı benzer biçimde sıkıntılı zamanlarda tedarikçilerimiz için temel iş, öteki taraftan şimdi ihtiyacımız olan tedarik miktar ve niteliklerini sağlıyor. Doğru planlama ile erken yürüttüğümüz tedarik anlaşmaları, olağandışı zor zamanlardan etkilenmemize destek oluyor. Kalite ve tane olarak da taleplerimizi öncesinden belirliyoruz.
Sizin de bahsettiğiniz benzer biçimde, tüm problemlere karşın marka tarihinin en başarıya ulaşmış satış rakamlarının yakalandığını görüyoruz. Siz bu tabloyu nasıl yorumluyorsunuz?
Pandemi sürecinin tüm dünyayı değiştirdiğine kuşku yok. İçerisinde bulunduğumuz lüks segment pazarı bunun örneklerini yansıtıyor. Bu süreçte müşterilerin yatırım getirisine daha yakından odaklandığını ve birikimlerini nasıl ve nerede harcayacaklarını seçerken tutarlılık aradığını gördük. Bu durumu marka tarihimizde başarıya ulaşmış şekilde gerçekleştirdiğimiz, müşterilerimizin değişen gereksinimlerine ve zevklerine uyum sağlama mevzusundaki yeteneğimizle bir araya getirdik. Tüketiciler belirsiz piyasaların hakim olduğu dönemlerde değerde kalıcı ürünleri daha çok tercih ediyor. Ürün gamımızdaki modellerin bahsettiğim bu kriterleri karşılamasının, yakalanan başarıda mühim rol oynadığını düşünüyorum. Türkiye de dahil olmak suretiyle bu başarıda yeni Ghost ve Cullinan’ın büyük oranı var. Ürün gamımızdaki öteki modellere de bu sebeple daha çok talep oldu.
Elektrikli Spectre’ın altyapısı 2012’ye dayanıyor
Rolls-Royce’un yükselen bu grafiğiyle beraber gelecek için de beklentiler artıyor. Bilhassa geliştirme süreci devam eden Spectre, elektriğe geçişte ilk oyuncu olacak. Rolls-Royce, Spectre’dan ilk aşamada ne bekliyor?
Rolls-Royce’un alan kişi odaklı bir marka bulunduğunu sık sık dile getiriyoruz. Spectre’ın oluşumunda da bunu net bir halde görebileceğiz. Şu anda nihai sonuca ulaşacak olan model için emekler 2012’ye kadar uzanıyor. 2012’nin en başından itibaren, deneysel özellikte olan 102EX aracımızı, halihazırdaki müşterilerimle bir araya getirdik. Bu süreçte 300’den fazla müşterimize, tek seferlik bir sürüş etkinliği kapsamında elektrikli Phantom olarak da nitelendirebileceğimiz bu aracı kullanma şansı verdik. Etkinlik sonrasında onlardan gelen izlenim ve ger bildirimler, bugün geliştirilen Spectre için gereksinimleri şekillendirmemizde mühim bir kaynak oldu. İlk elektrikli Rolls-Royce’un piyasaya sürülmesi, beklentilerimizden oldukca müşterilerimizin beklentilerini karşılamakla ilgili. Gene belirtmek isterim ki burada satış adedi soruşturma ardında olmayacağız.
Rolls-Royce standartlarını elektrikli bir otomobilde korumanın marka için daha zorlayıcı olacağını düşünüyor musunuz?
Bu soruya direkt “tam aksine” yanıtını vererek adım atmak isterim. Kurucumuz Charles Rolls, 1900’lerin başlangıcında elektrifikasyonun sektörün geleceğinde var olacağına dair bir gösterime sahipti. Kendisi; “Tamamen gürültüsüz ve çevre dostular. Bir salınım yada titreşimleri yok. Şarj istasyonları problemi çözülürse kent içinde oldukca yararlı olacaklar.” sözleriyle elektrikli otomobillerden bahsediyor. Rolls-Royce’lar, torkları, ivmelenmeleri ve neredeyse sessiz olan sürüş deneyimiyle aslına bakarsan kendi standartlarını oluşturmuş durumda. Bu yüzden elektrifikasyonun, Rolls-Royce markasına muhteşem şekilde uygun olacağını düşünüyorum.
Spectre haricinde tüm ürün gamının elektrifikasyonla tanışacağı bir dönüşüm bizi bekliyor. Bu değişimin fiyatlara olacak tesiri hakkında ne söyleyebilirsiniz?
2030 yılına kadar tüm model yelpazemizi adım adım elektriklendirmeye hazırlanıyoruz. Bu, Charles Rolls ve Henry Royce’un 1904’te bir araya gelmiş olduğu günden bu yana, marka için en mühim kilometre taşlarından biri. Yeni dönemde de önceliğimiz kaliteden taviz vermemek olacak. Müşterilerimiz de aldıkları araçlar için belli başlı beklentilere sahipler. Kaliteyi ön plana koyan bir kitle için fiyatın “unutulan” bir kıymet bulunduğunu Henry Royce seneler ilkin ifade etmişti.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm benzer biçimde mevzular da bu dönüşümlerin temel parçaları içinde. Rolls-Royce’u lüks segmentte bu yönde fark yaratacak projelerde görebilecek miyiz?
Uzmanların da dile getirmiş olduğu benzer biçimde, sürdürülebilirliğin anahtarının uzun ömürlü ürünler tasarlamak ve mühendislik yapmak bulunduğunu düşünüyoruz. Bugün baktığımızda şimdiye kadar üretilmiş tüm Rolls-Royce’ların yüzde 80’inden fazlası hala sürülebilir niteliklerde. Kalite ve güvenilirlik hala felsefemizin merkezinde içeriyor. Bu korundukça, sürdürülebilirlik de bizim çerçevemizden devam edecek.
Sohbetimizin sonuna ulaşmadan önce otonom sürüş teknolojisi tarafına da birazcık odaklanmak isterim. Sürücüsüz otomobillerle beraber, araçların içinde bambaşka bir şekle bürünüyor. Burada emek harcama alanı yada bir evin salonu benzer biçimde konseptler söz mevzusu. Rolls-Royce’un bu taraftaki yaklaşımı nasıl?
Burada size; “Rolls-Royce müşterileri, bir şoförün hizmetlerini kullanarak 100 yılı aşkın bir süredir otonom sürüşün keyfini çıkarıyor.” diyerek esprili bir yanıt vermek isterim. Sadece, müşterilerimizin bir çok son yıllarda Rolls-Royce’larının direksiyonunun başına geçmek isteyen bir tarafa yöneldi Geçtiğimiz on yılda işlerin kökten değiştiğini görüyoruz. Tam otonom sürüş hala oldukca uzakta ve bu bağlamda BMW Grubu çatısı altında olduğumuz için şanslıyız. Otonom sürüşe grubun stratejine paralel şekilde geçiş yapacağız ve buradaki teknolojik ilerlemeden faydalanacağız.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Son olarak 2022 beklentileriniz ve yenilikleriniz paylaşabilir misiniz?
Türkiye için ilk yenilik, minimalizmi uç noktalara taşıyan ve güzel duyu olarak karanlıktan beslenen Black Badge Ghost’un lansmanı olacak. Yeni yılda da eşi olmayan hususi sipariş projelere devam edeğiz. Geçtiğimiz yıl büyük ilgi gören Boat Tail projesini, öteki müşterilerimiz için hususi üretim kataloguna eklemeye karar verdik. Üçüncü hususi projemiz de yolda ve son sürat hazırlıkları devam ediyor. 2022’nin de başarıya ulaşmış ve coşku verici olacağına dair iyimseriz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
