Üçüncü Doz COVID-19 Aşıları, Delta Varyantına Karşı Ne Kadar Etkili?
[ad_1]
Güçlendirici (ikinci doz sonrasında meydana getirilen hatırlatma dozları) aşıların COVID-19’a karşı etkinliğinin ilk büyük ölçekli gerçek dünya emek harcaması tamamlandı. Bu çalışmada, Delta varyantına karşı bile, yüzde 93’e kadar koruyuculuk sağlandığı belirlendi. Doğal ki milyarlarca insan hemen hemen aşılanmamışken, varlıklı ülkelerdeki insanlara üçüncü dozların verilmesi için sınırı olan aşının kullanmanın hem ne kadar etik olduğu hem de ne kadar mantıklı olduğu hakkında mühim tartışmalar var. Sadece bu çalışmanın bulguları, Delta’nın hususi olarak hedeflenmiş yeni versiyonlar gerektirmek yerine mevcut mRNA aşıları kullanılarak denetim altına alınıp alınamayacağını sorguluyor.
İsrail, mRNA aşılarını öteki ülkelerden oldukça daha ilkin alan bir ülke. Bu, bir kış salgınını denetim etmesine destek oldu ve enfeksiyonları geçici olarak dikkatsizlik edilebilir seviyelere indirdi. Sadece, Temmuz ayına kadar Delta geniş çapta yayılıyordu. Enfeksiyonlar hemen sonra ulusal rekorlar kırdı, sadece ölüm oranları önceki en kötünün yarısından azdı.
İsrail, 13 Temmuz’da, herkesten oldukça ilkin, esasen tam olarak aşılanmış olanlara destek aşılarına başlayarak ve bolca oranda veri biriktirerek aynı yaklaşımı yeniden denedi. Lancet şimdi bu varlıklı data kaynağını inceleyen bir çözümleme yayınladı. Ham rakamlar esasen destekleyici dozların işe yaradığını öne sürse de, araştırma evvelde mevcud koşullar şeklinde kargaşalık yaratan faktörleri denetim ediyor.
Emek harcama, bu yıl 30 Temmuz ile 23 Eylül arasındaki periyodu temel alıyor ve Eylül başlangıcında günde ortalama 10.000 olay ve 30 ölümle zirveye ulaşan İsrail’in dördüncü dalgasının büyük kısmını içeriyor. Bu dalga esnasında kaydedilen enfeksiyonların neredeyse tamamı Delta varyantındandı.
Yazarlar, Pfizer aşısının üçüncü dozunu alan 728.321 kişiyi, minimum beş ay ilkin ikinci Pfizer enjeksiyonunu yaptıran sadece hemen hemen bir destek almamış olan aynı sayıda insanla karşılaştırdı. İkinci grup, yaş, cinsiyet, yer, sıhhat durumu ve malum risk alma ve riskten kaçınma davranışı şeklinde özellikler açısından birinci gruba mümkün olduğunca yakın olacak şekilde dikkatlice seçildi.
En etkisi altına alan bulgu, destekleyici aşı yapıldıktan bir haftadan birazcık daha uzun bir süre sonrasında bir kişinin COVID-19 sebebiyle hastaneye yatma riskinin, benzer özelliklere haiz sadece yalnızca iki aşı olmuş birine gore yüzde 93 daha düşük olmasıydı. Bu güçlendirici aşı araştırmasının neticeleri, daha ilkin meydana getirilen sadece evvelde mevcud koşulları denetim etmeyen bir başka çalışmanın neticeleri ile benzerlik gösteriyor.
Emek harcama, güçlendirici etkinliğinin, 70 yaşın üstündeki ve altındakiler de dahil olmak suretiyle, demografiler içinde tutarlı bulunduğunu bildiriyor.
Clalit Araştırma Enstitüsü’nden kıdemli yazar Profesör Ran Balicer yapmış olduğu açıklamada “Bu sonuçlar, aşının üçüncü dozunun, üçüncü dozdan yedi gün sonrasında, değişik yaş grupları ve nüfus alt gruplarında COVID-19 ile ilgili ciddi sonuçlara karşı oldukça etkili bulunduğunu ikna edici bir halde gösteriyor” dedi.
Çalışmanın cevaplayamadığı en mühim probleminin ise, üçüncü dozun, altı ay sonrasında etkinliğinin azaldığı malum ilk iki dozdan daha kalıcı olup olmadığı.
Yazı, varlıklı ülkeler kendi halkına güçlendiriciler sağlarken, COVID-19’un başka yerlerde kontrolsüz yayılmasının daha da fena varyantların ortaya çıkma ihtimalini artırdığını kabul ediyor, sadece bu mevzuyu incelemiyor. Öte taraftan, aşıların yeterince yaygın ve süratli bir halde dağıtılması durumunda Delta kaynaklı ölümleri ve hastaneye yatışları denetim altına alabileceğini kanıtlıyor.
Gösterim, mRNA aşılarının önceki COVID-19 enfeksiyonuna gore beş kat daha koruyucu olduğuna dair kanıtlarla da örtüşüyor…