Merkez Bankası faiz indirimine adım atar mı? Ekonomistlerden eleştiri karar öncesi değerlendirme

Piyasalarda dikkatler, yarınki Para Politikası Kurulu’ndan (PPK) çıkacak karara çevrilmiş durumda. TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun yönetimindeki bu üçüncü toplantıya ilişkin ekonomistler; faizlerin 15 Nisan ve 6 Mayıs toplantılarında olduğu benzer biçimde durağan(durgun) bırakılacağı odağında birleşiyor. Faiz indirimleri için hemen hemen uygun şartların ve ortamın oluşmadığı, TCMB’nin para politikasını içsel-dışsal riskler ve enflasyona ilave katkı yapabilecek faktörlerden dolayı sıkı tutması gerektiği kaydediliyor. Uzmanlar; ilk faiz indiriminin üçüncü çeyrek sonu ve/yada son çeyrek başlarında gelebileceğini değerlendiriyor.

 

Piyasalar için eleştiri haftalardan birindeyiz. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yarınki Para Politikası Kurulu’nda (PPK) 2021 Haziran ayının faiz kararını açıklayacak. Şahap Kavcıoğlu yönetimindeki üçüncü toplantıya ilişkin genel beklentiler, 15 Nisan’daki ve 6 Mayıs’taki toplantılarda olduğu benzer biçimde herhangi bir faiz değişikliği gelmeyeceği yönünde. Bu aşamada ekonomistler; bilhassa enflasyona dair yüksek risklerin söz mevzusu olduğu bu süreçte, faiz indirimleri için hemen hemen erken bulunduğunun altını çiziyor. Ek olarak erken faiz düşüşleri, küresel finansal koşulların oluşturacağı para hareketleri açısından da riskli görülüyor.

6 MAYIS’TA NE OLMUŞTU?

PPK, 6 Mayıs’taki toplantısında siyaset faizi olan yedi gün vadeli repo faizini beklentiler dâhilinde yüzde 19 seviyesinde durağan(durgun) tuttu. Kurul kararının gerekçesinde; tutumsal faaliyetteki toparlanma, iç talepteki ivme kaybı, artan küresel enflasyonist risklere dikkat çekildi. Yurtiçi enflasyon görünümündeki iyileşmenin, para politikası duruşundaki değişikliğin ön koşulu olduğu yeniden vurgulandı.

Emtia tutarları ve yurtdışı piyasa gelişmelerinin enflasyon beklentilerini yükselttiği ifade edilirken, küresel toparlanma eğilimlerinin kuvvetli olduğu ve aşılama çalışmalarının etkinliğinin de pozitif havaya katkı sağlamış olduğu kaydedildi. Sıkı duruş sonucu hem iç talep hem de kredilerde yavaşlama sinyalleri geldiği açıklandı. Ek olarak Kurul, para politikası duruşunun enflasyon hedefli olduğu ve enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden kuvvetli göstergeler oluşana kadar siyaset faizinin enflasyonun üstünde belirleneceğini de tekrarladı.

KARAR NOTUNDA SINIRLI DEĞİŞİKLİKLER

Nisandaki siyaset metnine paralel bir metin olmakla beraber, mayıs ayına ilişkin rapora bazı makroekonomik değişkenlerin seyrine ilişkin açıklamalar da eklendi. Böylece karar notunda sınırı olan değişimler oldu. Tacirler Yatırım Başekonomisti Hasret Bayraktar Gökşen; bilhassa enflasyon gelişmelerinin yorumlandığı paragraftaki değişikliklerin dikkate kıymet olduğu görüşünde. Bayraktar Gökşen; bundan önceki karar notunda parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üstündeki yavaşlatıcı etkilerinin gelecek dönemde görülme beklentisinin, artık bu etkilerin görülmeye başlandığı yolunda değiştiğini söylüyor. Sadece enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyelerin dikkate alındığını kaydeden Hasret Bayraktar Gökşen, enflasyonda belirgin bir düşüş sağlanana kadar mevcut duruşun korunacağının belirtildiğini aktarıyor. Bayraktar Gökşen, “‘Belirgin düşüş’ söylemi muğlak bir ifade olurken, hangi orandaki bir geri çekilmenin ‘belirgin’ olarak ifade edilebileceği münakaşa mevzusu olabilir” diye de ekliyor.

İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen ve İş Yatırım Ekonomisti Dağlar Özkan ise açıklanan metinde 2021 Nisan ayı toplantısında eleştirdikleri üç temel alanda iyileşme gördüklerini söylüyor. Gürleyen ve Özkan, şu analizi yapıyor: “Elimizde görece daha oldukça informasyon veren bir metin var. Para politikası tepki fonksiyonunu anlamamıza yarayacak detaylar tekrardan metne konmuş ve mevcut duruşun tahmin patikasında belirgin düşüş sağlanana kadar sürdürüleceği benzer biçimde utangaç şahin bir ifade eklenmiş. Bu değişimleri doğru yönde atılmış adımlar görüyoruz. Sadece metinde enflasyonla ilgili risklerin vurgulanmaması ve ‘para politikasında sıkı duruş’ sözünün kullanılmamasının gerekçesini anlamakta zorlanıyoruz. Enflasyonla savaşım etmekte kesin bir merkez bankası riskleri vurgulamalı ve gereğini yapacağının güvencesini vermeli. Açıklanan metin yazları faiz indirimine gidilmesi ihtimalini azaltıyor. Enflasyonda belirgin düşüşün görüleceği kasım-aralık aylarına kadar mevcut duruşun korunması ihtimali artıyor. Erken bir faiz indirimi ise yeni bir kur şoku ile 2022 enflasyon hedefinin tutturulması şansını ortadan kaldırır.”

ENFLASYONDA SON GÖRÜNÜM

TCMB’nin kararları açısından takip edilecek en temel veri, enflasyon olmaya devam edecek. Piyasaya sürülen verilere bakılırsa; 2021 Mayıs’ta TÜFE bundan önceki aya bakılırsa yüzde 0,89 artarken, senelik enflasyon yüzde 17i14’ten yüzde 16,59’a geriledi. Piyasa beklentisi enflasyonun aylık yüzde 1,5 ve senelik yüzde 17,41 artış yaşayacağı yönündeydi.

Şeker Yatırım Ekonomisti Abdülkadir Doğan; kurlarda yaşanmış olan oynaklığın enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında yukarı yönlü riskleri arttırdığını söylüyor. Para politikasındaki sıkı duruşun devam etmesinin bu riskleri hafifleteceği kanaatindeki Doğan; emtia fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketlerin TL’nin kıymet kazanımı ile desteklenirse enflasyonist baskının azalacağına da dikkat çekiyor.

”Enflasyona ilişkin en temel risk, faiz oranlarındaki indirimin hangi hızda ve vadede yapılacağı” diyen Abdülkadir Doğan’a bakılırsa; TCMB, enflasyon oranındaki kalıcı düşüşü gösterge kabul eder ve sıkı duruşunu devam ettirirse, küresel fiyatlardaki yataya yakın hareketlerin de katkısıyla haziran itibarıyla enflasyonda düşüş başlayabilir. Sadece bu aşamada Doğan, “Gerçek ve finansal piyasalarda yaşanacak yeni gelişmeler tahminlerimizde güncelleme yaratacak olmakla beraber, yüzde 14,5 olan yılsonu enflasyon tahminimizi koruyoruz” notunu da düşüyor.

FİNANSAL KOŞULLAR SIKI TUTULMALI

Mayıs enflasyon verisinin piyasadaki beklentilerin altında kalması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılmış olduğu bir canlı yayında faiz indirimi mevzusunda yapmış olduğu açıklamalar ihtimaller içinde indirime yönelik beklentileri bir miktar canlandırdı. Sadece ekonomistler; normalleşme adımlarının etkisiyle haziran ayında enflasyonun görece yüksek gerçekleşme olasılığının da üstünde duruyor. TCMB’nin hemen hemen faiz indirimi zamanlamasını planlama aşamasına geçmesinde kafi dayanak olmadığı kaydediliyor. Ek olarak bankanın; enflasyonun ve küresel para hareketlerinin oluşturacağı risk dengesi itibarıyla parasal sıkılığın yeterlilik derecesini değerlendirmesi gerekebileceği vurgulanıyor. Faiz indirimi şartının temmuz ve ağustos aylarında bile tam anlamıyla sağlanamayabileceği de belirtilen bir öteki nokta.

Bundan dolayı TCMB’den 17 Haziran’daki toplantısında faiz değişikliği yönünde bir karar beklenmiyor. Ek olarak ihtimaller içinde bir faiz indiriminin riskleri ve piyasa ile dövizdeki oynaklığı daha da artıracağının altını çizilirken dolarizasyon tesirini kırmak için finansal koşulları yeterince sıkı tutmanın lüzumlu olduğu da vurgulanıyor.

Ikimiz de her toplantı öncesinde yaptığımız benzer biçimde mühim ekonomistlerden 17 Haziran’daki toplantıya ilişkin öngörülerini ve analizlerini aldık. Uzman adların, Ekonomist.com.tr’ye hususi açıklamaları şu şekilde:

“TCMB sonucuna faiz aksiyonundan oldukça siyaset açıklaması üstünden bakacağız”

Enver Erkan/Tera Yatırım Ekonomisti:

DEĞİŞİKLİK BEKLEMİYORUZ: TCMB’nin para politikasını, içsel ve dışsal riskleri değerlendirme durumunda olması ve enflasyona ilave katkı yapabilecek faktörlerden dolayı sıkı tutması icap ettiğini düşünüyoruz. Bundan dolayı, yarın gerçekleşecek olan PPK’dan herhangi bir faiz değişikliği beklemiyoruz. Mayıs ayında gerilemiş olan enflasyonun, kapanmaya bağlı geçici faktörleri içerdiğini değerlendiriyoruz ve TCMB’nin faiz indirimine dair net bir takvim ortaya koyabilmesi için enflasyonu daha düzgüsel koşullarda değerlendirmesi icap ettiğini düşünüyoruz. Erken gerçekleştirilecek faiz indirimlerini, enflasyon temel metriği ve küresel finansal koşulların oluşturacağı para hareketleri açısından riskli görüyoruz.

ENFLASYONA DAİR İLAVE RİSKLER VAR: TCMB’nin hemen hemen faiz indirimi zamanlamasını planlama aşamasına geçmesi mevzusunda kafi dayanak olmamakla beraber, enflasyonun ve küresel para hareketlerinin oluşturacağı risk dengesi itibarıyla parasal sıkılığın yeterlilik derecesini değerlendirmesi gerekebilir. 2021 Haziran PPK’sının faiz indirimi şartı sağlamadığı açık. Bu şartlar, temmuz ve ağustos aylarında bile tam anlamıyla sağlanmış olmayacak. Enflasyona dair ilave riskler söz mevzusu; akaryakıt vergisine yeniden zam yapılması ve TL’nin zayıflaması fiyat artışlarını daha da hızlandırabilir. Doğrusu enflasyon mevzusunda, bazı marjinal etkilerde bulunacak ilave faktörler var. Güncel risklerin ise enflasyona yansıması tam manasıyla geçişkenlik sağlamadı ve kademeli bir etkiyi de oradan göreceğiz. Küresel emtia rallisinin, döviz kurlarının ve nakliye, navlun maliyetlerinin ara malı ve nihai mal üstünde etkisiyle birlikte çift kanallı bir halde ÜFE ve TÜFE artışı etkileniyor. ÜFE’ye yansıyan katsayı daha yüksek olmakla beraber, talep ve piyasa koşulları yerleştikçe maliyetler TÜFE’nin içine giriyor.

“TAPERİNG” FURYASI BAŞLAYABİLİR: FED’in parasal koşulları sıkılaştırmayı değerlendirmesi aşamasına ilerleyen aylarda gelme ihtimali var. Küresel ekonomiler enflasyon baskısıyla karşı karşıya ve bunu denetim altına alma amaçlı olarak gelişmiş ülkelerde bir “tapering” furyası başlayabilir. Bu da gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) sıcak para akımlarını negatif etkileyebilir. Bu, talep edilen getiri oranının artmasına niçin olacak. Dolayısıyla GOÜ’ler bu şekilde bir konjonktürde faizleri artırarak finansal istikrarı korumak isteyecek. Dolarizasyon tesirini kırmak için de finansal koşulları yeterince sıkı tutmak lüzumlu. Buna karşılık TL mevduat oranlarını kafi görmeyen yerli birikim sahibinin dolarizasyon eğilimini tersine çevirmediği görülüyor. Doğrusu, yetersiz faiz; daha çok döviz talebi demek, daha yüksek kur demek, o da daha yüksek enflasyon demek.

ÜÇÜNCÜ ÇEYREK SONU: TCMB; enflasyon düşüne dair işaret edilen 2021’in üçüncü çeyreğinin sonu varsayımı itibarıyla faiz indirimi yapmak için fırsat arayacak benzer biçimde görünüyor. Biz, TCMB sonucuna faiz aksiyonundan oldukça siyaset açıklaması üstünden bakacağız. Parasal sıkılığın derecesine ilişkin ifadeler mühim olacak. TCMB; halihazırda ‘enflasyon üstünde faiz’ şeklinde para politikasını tanımlıyor. Sadece ilave parasal sıkılaşma olasılığına dair bir referans verdiğini güncel toplantı ve açıklamalarda görmedik. Buna karşılık; içeride enflasyona dair görünüm, dışarıda ise küresel finansal koşullara ilişkin yansımaların halen para politikasına gevşeme yönünde alan sağlamadığı açık. TCMB’nin faiz indirimine zemin oluşturacak faktörler olgunlaşmadan para politikası gevşemesine gitmesini finansal istikrar ve fiyat istikrarı açısından riskli görüyor, enflasyonun sağlayacağı hareket alanı kadar bir bölgeyi kullanmasını daha doğru buluyoruz.”

“Faiz indirim olasılığını zayıf buluyoruz”

Erol Gürcan/Yatırım Finansman Ekonomisti:

POLİTİKA DURUŞUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR ÖNEMLİ: TCMB’nin 17 Haziran’daki PPK toplantısında siyaset faizini durağan(durgun) tutmasını bekliyoruz. Toplantı sonrasında yayınlanacak özet basın açıklamasında; hem enflasyon görünümüne hem de para politikası duruşuna ilişkin kullanılacak tonlamanın, bilhassa ihtimaller içinde faiz indirimine yönelik bir sinyal alabilmek adına piyasanın yakın takibinde olacağını değerlendiriyoruz.

İNDİRİM BEKLENTİLERİ VAR ANCAK… : Mayıs enflasyon verisinin piyasadaki beklentilerin oldukça altında kalması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın dönemde katılmış olduğu bir canlı yayında faiz indirimi mevzusunda yapmış olduğu açıklamalar ihtimaller içinde indirime yönelik beklentileri bir miktar canlandırdı. Sadece büyük seviyede kapanma kaynaklı etkilerle mayıs ayında beklentilerden düşük gelen enflasyonun normalleşme adımlarının etkisiyle haziran ayında görece yüksek gerçekleşme olasılığı var. Ek olarak TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun aybaşında ekonomistlerle meydana getirilen görüşmede erken gevşeme beklentilerinin dayanağı olmadığını ifade etmesi sebebiyle bu ayki görüşmede faiz indirim olasılığını zayıf buluyoruz.

2021 ENFLASYON TAHMİNİMİZ YÜZDE 14,9: Başta hâlen fiyatlara yansıtılamayan kuvvetli birikimli maliyet tesirleri olmak suretiyle enflasyon görünümünde süregelen zorluklar ile enflasyon beklentilerinde gözlenen bozulmaları da hatırlatmakta yarar bulunuyor. Senelik TÜFE’nin ekim ayına kadar ortalama yüzde 16,5-17,0 civarlarında seyretmesini ve kasım-aralık aylarında baz tesiri kaynaklı olarak belirgin bir düşüş gözlenmesini bekliyoruz. Yılsonu enflasyon tahminimiz yüzde 14,9 seviyesinde. Ihtimaller içinde faiz indiriminin zamanlaması açısından enflasyon görünümüne ek olarak gezim gelirleri ile TL’nin oynaklığı tarafındaki gelişmelerin de belirleyici olabileceğini düşünüyoruz. İlk faiz indiriminin üçüncü çeyrek sonu ve/yada son çeyrek başlarında gelebileceğini değerlendiriyoruz.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı

Please allow ads on our site

Looks like you're using an ad blocker. We rely on advertising to help fund our site.