Vücudu İkiye Ayrılmış Black Dahlia Cinayeti

Esrarengiz vakalar serimizin üçüncü mevzusu, hemen hemen 22 yaşlarındayken yırtıcı bir halde öldürülmüş Elizabeth Ann Short, namı kıymet Black Dahlia cinayeti. Hatırlayacak olursanız geçtiğimiz haftalarda kutudaki çocuk cinayetini ve derhal sonrasında yangından sonrasında sırra kadem basan Sodder ailesinin yitik çocuklarını anlatmıştık. Bu sefer anlatacağımız hikayenin sonunda katilin kim bulunduğunu anlamaya, sizin de bir fazlaca yaklaşacağınızı düşünüyoruz. 

Oyunculuk kariyeri için Kaliforniya’ya taşınan Elizabeth Ann Short, evlenmek suretiyle olduğu adamı kaybettikten sonrasında kendi içine kapanık, gencecik bir hanımdı. Son olarak 9 Ocak’ta canlı bir halde görüldükten sonrasında tekrar haber alınamadı ve birkaç gün sonrasında ortadan ikiye ayrılmış cesedi ortaya çıktı. Black Dahlia’nın cinayeti hakikaten de mide bulandırıcı ve korkulu detaylar içeriyor. Bu mevzuda kırılgan olan okurlarımızın bu seferlik pas geçmelerini öneriyoruz. Isterseniz kan dondurucu cinayetin detaylarını incelemeye başlamış olalım.

Sorunlu bir ailesi vardı

Black Dahlia ismiyle ABD’de öldükten sonrasında meşhur olan Elizabeth Ann Short, vahşice öldürülmüş olduğu vakit hemen hemen 22 yaşındaydı. Black Dahlia, şu demek oluyor ki Kara Dalya adı Elizabeth’e öldükten sonrasında, siyah saçları ve devamlı siyah giyindiği için verildi. 

Elizabeth’in cesedinin bulunmasını anlatmadan ilkin, genç oyuncunun iyi mi bir çocukluk geçirdiğine daha yakından bakalım. ABD’nin Massachusetts eyaletinde doğan Elizabeth’in ailesinde bir ekip problemler bulunuyordu. Babası Cleo’nun kamyoneti bigün bir köprü yakınında bulunmuş oldu ve polis, cesedi görmese de insanın intihar ettiğini deklare etti.

Elizabeth babasının ölüm haberiyle yıkıldı sadece hemen sonra annesine gelen bir mektup, kendini ihanete uğramış şeklinde hissetmesine yol açtı. Cleo, eşine aslına bakarsak ölmediğini, başka birisiyle beraber olabilmek için evden kaçtığını söylemiş oldu. Cleo eve dönmek istedi, sadece anası buna izin vermedi.

19 yaşlarında oyuncu olmaya karar verdi

Elizabeth ve adam arkadaşı Gordon Jr.

Elizabeth, birazcık daha büyüdüğünde oyuncu olmak istediğine karar verdi ve ortalama 19 yaşlarındayken babasının yanına, Kaliforniya’ya taşındı. Kendi oyunculuk mevzusunda geliştirmeye ve insanlara tanıtmaya başladı. Güzel, genç ve yetenekli hanım, artık Hollywood’daki bazı popüler filmlerde boy göstermeye başlamıştı.

Bu sırada orduda görevli Matthew M. Gordon Jr. ile tanıştılar. Gordon, Elizabeth’e evlilik teklifi etti ve ikilinin evlenmesine kısa bir süre varken Gordon, 1945 senesinde geçirdiği bir kazada hayata veda etti.

Sevgilisinin ölümü Elizabeth’i derinden yaraladı ve Elizabeth, acısıyla beraber oyunculuktan uzaklaşmayı tercih etti. ABD’nin çeşitli bölgelerinde barıncak, hostel ya da otel şeklinde yerlerde konaklamaya başladı ve tabiri caizse kendi benliğini yitirdi. Elizabeth’in yüzü aşırı derecede güzeldi ve bu yüzden de gittiği her yerde ilgi odağı olmayı başarıyor, insanların söyleşi etmek istediği tek şahıs oluyordu. 

Elizabeth’in ikiye bölünmüş cesedi, bir anne ve ufak evladı tarafınca bulunuyor

Editör notu: Black Dahlia’nın vaka yerinde çekilmiş fotoğrafları, birçok insanı rahatsız edecek türde olduğundan elimizden geldiğince düzgüsel fotoğraflara yer vermeye çalıştık. Tüm uyarılara karşın fotoğrafları incelemek isteyen okurlar, buraya tıklayarak vaka yerinde çekilen fotoğraflara ulaşabilirler. 

Elizabeth, son olarak 9 Ocak 1947 akşamında canlı bir halde görülür, arkasından 15 Ocak’ta da cesedi bulunur. Bir anne ve ufak evladı, sabah yürüyüşüne çıkmış olduğu sırada boş bir arazide bir ceset görür. Ceset ortadan ikiye ayrılmıştır ve hiçbir yerinde küçük bir kan lekesi bile yoktur. Kan, vücuttan o denli çekilmiştir ki hanım ilk bakışta bu şeyi cansız mankene benzetir, sadece yaklaştıkça vahşeti daha da detaylı görmeye adım atar. 

Elizabeth’in vücudu yırtıcı bir halde ortadan ikiye ayrılmıştır ve katil, tüyler ürpertici bir halde genç kadının suratına bıçakla bir gülücük çizdirmiştir. Ağzından kulaklarına kadar yanakları yırtılan Elizabeth’in suratında korkulu bir ifade vardır. Hanım, cesedi gördükten sonrasında derhal polisi arar ve polis, vaka yerinde araştırma başlatır. 

Ilk olarak ne polis ne de cesedi gören hanım, ölen kişinin Elizabeth bulunduğunun bilincinde değildir. Cesedin kimliği, meydana getirilen parmak izi testlerinde ortaya çıkar. Elizabeth’in parmak izinin kayıtlarda olmasının sebebi ise genç kadının daha ilkin bir hırsızlık suçuna karışıp, polis tarafınca emniyete götürülmesinden doğar.

Vaka yerinde bir damla bile kana rastlanmıyor

Dikkat çeken ilk şeylerden birisi, vaka yerinde daha ilkin de belirttiğimiz şeklinde bir damla bile kan olmamasıdır. Polis, kan olmadığı için cinayetin en önce başka bir yerde işlendiğini, arkasından genç kadının cesetinin taşındığını düşünür. Ek olarak Elizabeth’in el ve ayak bileklerinde ip izleri vardır, bu da kurbanın bağlanıp alıkonulduğunu gösterir. 

Ceset incelendikten sonrasında Elizabeth’in öldürülmeden ilkin korkulu derecede işkenceye maruz bırakıldığı anlaşılıyor. Kadının göğüsleri, hemen hemen yaşıyorken bıçakla birden fazla kez kesilmiş ve üstünde sigaralar söndürülmüş. 

Elizabeth’in cinsel organına gene keskin bir aletle zarar verilmiş, öldükten sonrasında da anal ilişkiye girilmiş. Otopsi yapıldıktan sonrasında hakikaten de mide bulandırıcı bir detay ortaya çıkıyor ve Elizabeth’in midesinde insan dışkısına rastlanıyor. 

500 şahıs cinayeti itiraf ediyor

Polis, cinayetten sonrasında ortalama 1000 kişiyi sorguya çekiyor, Black Dahlia’nın ölümü tüm Holywood’da büyük bir yankı yaratıyor ve acayip bir halde 500’e yakın şahıs cinayeti itiraf ediyor. Sadece hiçbir itiraf doğru çıkmıyor, polis ne yaparsa yapsın katile ulaşamıyor. 

Otopsi sonuçlarında Elizabeth’in vücudunda bulunan kesiklerin son aşama ustalaşmış bir halde açıldığı ortaya çıkıyor, bu yüzden de polis Southern California Üniversitesi Tıp Fakütlesi’nde okuyan bir grup öğrenciyi sorguya çekiyor. Yüzlerce kişinin parmak izi alınıyor sadece hiçbiri FBI’ın kayıtlarında bulunan parmak izleri ile örtüşmüyor. 

Polis, binlerce şüphelinin arasından bir eleme yapmak mecburiyetinde bırakıldı. İlk ilkin bu sayı 193’e düşürüldü, arkasından aralarında Hollywood yıldızlarının da bulunmuş olduğu baş şüpheliler sıralaması oluşturuldu. Bu listenin içinde, 20. yüzyıla damgasını vuran ve dünyanıne en iyi filmi olarak vasıflandırılan Yurttaş Kane’in arkasındaki isim, Orson Welles de bulunuyordu. 

Baş şüpheli; George Hodel

George Hodel’in ifade vermeden ilkin emniyette çekilen fotoğrafı

Şüphelilerin arasından hiçbir vakit gerçek katil ortaya çıkmadı. Polisin baş şüpheli olarak gösterdiği kişilerin içinde taksici, Elizabeth’in eski bir arkadaşı, genç oyuncunun kalmış olduğu otelde çalışan bir belboy ve son olarak 14 yaşındaki kızına cinsel tacizde bulunan Dr. George Hodel bulunuyordu. Isterseniz cemiyet tarafınca bugün bile Black Dahlia’nın katili olarak gösterilen Hodel’e ve niçin FBI tarafınca baş şüpheli olarak gösterildiğine daha detaylı bakalım. 

Hodel’in 14 yaşındaki kızı Tamar, polise gidiyor ve babasının ona cinsel tacizde bulunduğunu söylüyor. Yakınma sonrasında 3 şahit ortaya çıkıyor ve 3’ü de George’u Tamar’la ilişkiye girerken yakaladıklarını söylüyor. Tanıkların olmasına karşın George derhal tutuklanmıyor sadece soruşturmaya doğal tutuluyor. George’un geçmişi birazcık araştırılmış olduğu vakit, 5 değişik hanımdan 11 evladı olduğu ortaya çıkıyor. 

Kendi kızına saldırı etmiş olduğu için George’a bir sapık gözüyle bakılıyor ve bölgedeki öteki cinayetlerle bir bağlantısı olup olmadığı araştırılıyor. Polisin aklına en önce Black Dahlia cinayeti geliyor. George’un kliniği ve Elizabeth’in cesedinin bulunmuş olduğu yer birbirine oldukca yakın olduğundan polis, George’un hem kliniğine hem de evine ses kayıt cihazları yerleştiriyor, 11 değişik dedektif bu kayıtları dinlemesi için işe alınıyor. Amaç normal olarak George’un adam öldürmeye ve kızına tecavüze dair bir şeyleri itiraf ettirip, kayıt altına alınması. 

İlk başta ses kayıtlarından hiçbir şey çıkmıyor, polis George’un da umutsuz bir olay bulunduğunu düşünmeye başlamışken evden gelen sesler herkesi şok ediyor. Ses kayıtlarında, daha ilkin orada olduğu belli olmayan bir kadının feryat sesleri duyuluyor ve ses kısa bir süre sonrasında kayboluyor.

George’un sekreteri, karanlık sırları ortaya çıkarmak üzereydi

Birkaç saat sonrasında da George’un şu ifadeleri kullandığı ortaya çıkıyor; “Black Dahlia’yı benim öldürdüğümü varsayalım. Artık kimse bunu kanıtlayamaz. Artık sekreterimle de görüşemezler zira o öldü. Bu, bugüne dek güvenlik teşkilatında görülen en büyük rüşvetti. Bölge savcısı ile bir ara görüşmek isterim.”

Sizin de anlayacağınız suretiyle George’un pek de masum bir yaşamı bulunmuyordu. Black Dahlia’yı o öldürmüş olmasa da büyük olasılıkla oldukca korkulu şeyler yapmış oldu ve polise de bunu örtbas etmesi için rüşvet verdi. 

George’un söyledikleri içinde dikkatinizi çekmemiş olabilecek küçük sadece son aşama kuvvetli bir detay bulunuyor. George sekreteri olan Ruth Spaulding’in öldüğünü, dolayısıyla artık konuşamayacağını söylüyor. Peki Ruth konuşsaydı neler söyleyecekti? Otopsi raporunda aşırı dozdan öldüğü belirtilen Ruth, George’un en karanlık sırrını ortaya çıkarmak üzereydi. 

Elizabeth Short’un hırsızlık yapmış olduğu için emniyette çekilen fotoğrafı

Ruth, George’a şantaj yapmak için bir belge hazırlamış sadece bu belgeyi yetkililere veremeden – ölmüş – ya da öldürülmüştü. Hazırladığı belgelerde George’un hastalarına bilerek yanlış teşhis koyduğunu, tedavi etme bahanesiyle onları bir takım laboratuvar testlerine soktuğu yazıyordu. 

İnsanın tam burada devreye girip, e hadi artık tutuklayın şu adamı diyesi geliyor. Sadece 1940’lı yılların ABD’sında çok açık ki işler bu şekilde yürümüyor. Polis, George Hodel’ı tutuklamamak için elinden geleni yapıyor, kanıt yetersizliği şeklinde değişik bahaneler üretmeye devam ediyor. 

George’un oğlu, büyüdükten sonrasında davayı devralıyor 

Black Dahlia’nın katili hiçbir vakit bulunamıyor, sadece George Hodel’in oğlu vakaya bambaşka bir şekil veriyor. Steve Hodel büyüyor, polis teşkilatında görevine başlıyor ve bizzat kendisi Black Dahlia’nın cinayetini incelemeye başlıyor. 

Babasının eski albümlerinden, Elizabeth’e ilişkin olduğu kabul edilen fotoğraflar ortaya çıkıyor. Yüz tanıma analisti, Elizabeth’in gerçek fotoğrafını ve George’un albümünden çıkan fotoğrafları karşılaştırdığı vakit kati olarak bir kanıya varamadığını, fotoğrafların birbiriyle yüzde 80 – 85 oranında benzerlik gösterdiğini söylüyor. Seneler sonrasında başka bir uzman, fotoğrafları daha profopsyonel ekipmanlarla inceliyor ve iki fotoğrafta da aynı kişinin olduğu ortaya çıkıyor.

George Hodel’in albümlerinden çıkan Elizabeth Short fotoğrafı (Sağdaki)

Steve Hodel, 2003 senesinde Black Dahlia Avenger adlı yazdığı kitabında babasının yalnız Elizabeth’i değil, birçok hastasını öldürdüğünü açıklıyor. Kurbanların hepsi Dahlia şeklinde Hodel’e sağlk sorunlarıyla gelen hastalardı ve Hodel’in Elizabeth de dahil olmak suretiyle bu bayanları niçin öldürmüş olduğu hiçbir vakit tam olarak açıklanmadı. Steve’in dediklerine ve yazman Ruth’un belgelerine gore Hodel, tıbbi deneyler için hastalarını öldürmeye başlamış olan bir seri katildi.

Black Dahlia’nın cinayeti, 74 senedir çözülmemiş bir halde duruyor

Tüm bu deliller, tanıklar, ortaya atılan iddialar her şey için birazcık geç oluyor aslına bakarsak zira George Hodel, yaptıklarının cezasını çekmeden 1999 senesinde ölüyor. Psikopat hekim ardında vahşet dolu bir katliam ve çözülmemiş birçok sual bırakıyor. 

74 senedir çözülemeyen ya da polislerin işine gelmediği için çözülmeyen Black Dahlia hikayesinin sonu bu şekilde. Gencecik, 22 yaşındaki bir karı bedeninin vahşiçe ikiye ayrılmasından kimse görevli tutulmamış, katil her kimse bir halde düzgüsel yaşantısına devam etmiş.

Elbet daha ilkin de belirttiğimiz şeklinde, günümüzün şartlarında bu şekilde bir katliam işlenseydi DNA taramalarında daha kati bir netice elde edilebileceğini düşünüyoruz. Serimizin devamında hangi esrarengiz vakası araştırmamızı isterdiniz? Yorumlarınızı ve fikirlerinizi yorumlarda bekliyor olacağız. 

Kaynak 1, Kaynak 2, Kaynak 3, Kaynak 4