Uncategorized

Rezillikten Kült Olan Filmler #1: Birdemic

Bazı filmler derhal her açıdan kusursuza yakın olmalarıyla tarihe geçer, en iyi filmler listelerinde üst sıraları paylaşırlar. Bu serideki filmler ise o şekilde değil. O denli kötüler ki bir noktadan sonrasında sırf o filmin kafasını yaşamak için ekranın başından ayrılmıyorsunuz.

İyi filmleri hepimiz esasen konu alıyor. Webtekno olarak sizler için fena fakat kendine nazaran bir seçimi olan filmleri anlattığımız bu seride en iyi fena filmleri, rezilliğin altına vurup saçmalığıyla kült haline gelmiş yapımları ele alıyoruz.

Bu şekilde filmlerden ilki, bir fena film başyapıtı olan Birdemic. Kuşlarla gelen bir felaketin ele alındığı Birdemic: Terror and Shock‘u James N’guyen yalnızca 10 bin dolar bütçeyle çekmiş. Oyunculuklar falan esasen fena, görsel efektler ise yönetmenin ilköğretim 3’e giden yeğeninin elinden çıkma olabilir.

Ilk olarak filmimizin fragmanını verelim

Fragmandan bir şey anlamayanlar için mevzuyu özetleyeyim: Muhtemelen başucunda Ayn Raynd’ın Atlas Silkindi romanı ile uyuyan, Silikon Vadisi’nde hayallerinin ardındaki bir çalışan olan Rod (Alan Bagh), filmin başlarında üniversitede birlikte ders almış olduğu bir manken kızla yakınlaşıyor. Sonrasında mutant kuşlar gelip yaşadıkları güzelim kasabayı cehenneme çeviriyor. 

Filmin başrolünde yer edinen Alan Bagh, daha ilkin Parks & Recreation ve Pretty Little Liars şeklinde yapımlarda da karşımıza çıkmış olsa da hatırlamamanız düzgüsel, zira iki yapımda da tek sahnede görünen bir figüran. Oyuncuların seviyesi hakkında bu data yeterince bilgiyi içeriyor herhalde.

Peki filmdeki problemler bu kadarla bitiyor mu? Hayır. O kadarla kalsa filmin burada işi olmazdı.

Set ekibi de döktürüyor

birdemic

Film inanılmaz düşük bütçeli bir yapım ve doğru muntazam bir ekipman yok, yetenekli çalışanlar yok. Şurada çekiliş yapmış olup “Webtekno Film Çekiyor” diye film ekibine 10 şahıs alsak, sıfır deneyim ile bundan kötüsünü çekemeyiz. Toplu etkinliklerde bir türlü doğru muntazam video çekemeyen bir şahıs vardır ya, o kişiyi bu yapımda kameraman yapmışlar. Durduk yere kadraj falan yamuluyor.

Yapımın muhtemelen bir sesçisi yok, boom falan mevzusuna esasen girmeyelim. Filmimizde insanların konuşmaları hep uzaktan geliyor bundan dolayı kameranın üstündeki mikrofon kullanılmış. Günümüzdeki akıllı telefonlar bu filmin çekiminde kullanılan ekipmandan daha teşekküllü bir beyazperde ekipmanı. Görsel efektlere ise ne desem esasen bilemiyorum.

Böylece görsel/işitsel anlamda yapımdan ne beklemeniz gerektiğine dair çıtayı da (fragmandan anlamadıysanız) göstermiş olduk.

Peki Birdemic: Shock and Terror ne konu alıyor?

birdemic

Yönetmenin çıkış noktası, korku sinemasının üstadı olan Alfred Hitchcock’un 1963 yapımı başyapıtı olan Kuşlar filmi. O Kuşlar ile kıyaslananınca Birdemic, Yaşar’ın Kuşlar şarkısına daha yakın bir havada geçiyor. Filmimizde güncel mevzulara da değinilmeden geçilmiyor. Standart bir duygusal film şeklinde süregelen yapımımızda, dünyanın en dandik beyaz yakalısı olan Rod, açıp okumadığı için anlamlarını anlamadığı kelimeleri anlarmış şeklinde yaparak rol kesiyor. Rol kesiyor dediğime bakmayın, o şekilde zarif şekilde poz kesip görevi üzerine oturtmuyor, satırla doğruyor. 

Filmin başlangıcında her şey gerçek olmak için fazla iyi. Esas adam Rod, büyük bir bonus kapıp hayallerindeki girişimi oluşturmak için kolları sıvıyor. Bu zamanda tekrardan görüşmeye başladığı üniversiteden arkadaşı, esas kızım Nathalie (Whitney Moore) da Victoria’s Secret mankeni olarak seçiliyor. 

İkili aşklarını yaşamak için bir motele gidiyor. Zira senaryo gereği dünya kadar paranız olsa da netice olarak yapımın bütçesine nazaran mekan çekiliyor. Varlıklı dostunuz da mı yok, o denli Hollywood’un içindesiniz dost. Rica etseniz, indie yapımlara destek diye PR yaparsınız deseniz biri bir odasında 15 dakika çekim yapmanıza izin verirdi herhalde. Koca koca insanoğlu eşek değil ya? Ha motelsiz korku filmi olmaz derlerse o ayrı.

Ya bu kuşlara bir şey olmuş?

birdemic

Ilk olarak sağda solda orman yangınlarının haberlerini alan, sahilde ölü kuşlar falan gören bu iki mal, “Burada bir şeyler yanlış gidiyor” demeden motele gidiyorlar. Bugün bir milyoner ve bir manken olarak tatile gitseniz, adı sanı belirsiz bir motelin önündeki plajda onlarca ölü kuş görseniz aşkınızı orada yaşamazsınız. Yaşıyorsanız da hususi bir çeşit ruh hastası falan olmanız lazım. 

Her neyse ki bizim karakterler akıllanmayınca bir kartal, mekanın penceresine gelmiş olarak bizimkileri duruma uyandırıyor. Dağları tepeleri aşan, evleri patlatan bu kartallar, aile terbiyesi almış olduklarından olsa gerek perdeleri kapalı yatak odasına girmiyor. 

İki kişiyle film olur mu? Olmaz.

birdemic

İki kişiyle korku filmi olmaz. Zira baş karakterlerin ölmeyeceğini 3’ten fazla film izlemiş olan hepimiz biliyor. Bu yüzden de hikayemize harcanabilir karakterler katmamız gerekiyor ki gerilim artsın. Bunun için de hikayeye eski deniz piyadesi Ramsey ve sevgilisi Becky katılıyor. İki de çocuk buluyorlar: anne babasını kuşlar yüzünden yitirmiş olan Susan ve Tony.

Ekibimiz o kasba senin bu kasaba benim kuşlardan kaçarak Dr. Jones adındaki bilim insanına ulaşmaya çalışıyor. Kendisi bu fenomeni araştıran bir bilim insanı ve probleminin sebebi olarak da küresel ısınmayı gösteriyor. Karakteri üstünde neredeyse asla kafa yorulmamış olan Becky bu yolculukta kuşlar tarafınca öldürülüyor.

Eski deniz piyadesi olan Ramsey de turistlerle dolu bir otobüsü kurtarmak için savaşım ederken kahramanca ölüyor. Zira filmimizde gördüğümüz suretiyle bildiğiniz elbise askısıyla kartal ve akbabaları kovalamaya çalışan ekibimiz, asit kusan ve patlayan mutant kuşlara karşı iyi mi savaşım edeceğini bilemiyor. Bunun üstüne de Ramsey, turistlerle beraber asit yüzünden ölüyor. Fakat iyi mi ölmek anlatamam. Şu sahnede iyi mi öleceği anlatılan oyuncuların verdiği tepkiye dair ise bir fikrim var:

https://www.youtube.com/watch?v=Zq3FeCDC5To

Esas adam karakter arkadaşını ve turistleri kurtarmak için bir an gaza gelse de Nathalie kendini “Ya onlar esasen öldü yeaa” diyerek ikna ediyor. Rod’un buradaki oyunculuğu ise yiyecek videolarında kesilen pırasaların bir tık altında. 

Yola devam eden ekibimiz yolda Tom Hill isminde bir tabiat sevdalısı ile karşılaşıyor. Hill abinin görevi küresel ısınmanın ne kadar fena bulunduğunu açıklamak. Ormandan gelip “Kuşlar otomobillere felan dadanıyo hep, ormanda bişe yapmıyolar” diyen Hill abi tiradını atıp görkemli peruğu ile ormana dönüyor. Bir başka orman yangınını gören ekip derhal yola devam ediyor. 

Gide gide nereye gittiniz?

birdemic

Ekip gide gide geldiklerine benzeyen bir başka sahile kaçıyor. Burada dinlenmeye ve hatta yerleşmeye karar veriyorlar. Rod, ailenin beslenmesi için balık tutuyor. Tam balıkları pişirecekler, kuşlar bir kez daha gelip dadanıyor. 

Tam son anda otomobiline kaçan ekip için yolun sonu burası diyoruz ki o da ne? Beşinci günün şafağında doğudan Ak Gandalf geliyor. Gandalf olmasa da aynı işi meydana getiren beyaz güvercinler işin içine dahil oluyor. Güvercinler, okyanus açıklarına doğru mutant kuşları sürüyor. Film de böylece bitiyor. 

Filmi YouTube’da ücretsiz bir şekilde seyredebilirsiniz. Bu film en iyi fena film olarak anıldığı için ekip ikincisini de çekti, ona da katlanabilirim diyorsanız helal olsun.



İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı

Please allow ads on our site

Looks like you're using an ad blocker. We rely on advertising to help fund our site.