Türkiye İstanbul Sözleşmesinden Resmi Olarak Çekildi

Geçtiğimiz Mart ayında, bununla beraber İstanbul Sözleşmesi olarak da malum Kadınlara Yönelik Sertlik ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi Cumhurbaşkanlığı tarafınca feshedilmişti. Vatanımızda büyük ses getiren ve sözleşmenin kıymetini bilen hepimiz tarafınca karşı çıkılan bu sonucu Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler de doğru bulmamış, Türkiye’ye sonucu yeniden gözden geçirme mevzusunda tavsiyede bulunmuştu.

Uzun bir süredir bu kararın değişmesi yada geri adım atılması bekleniyordu sadece ne yazık ki 1 Temmuz itibarıyla Türkiye, aile içi sertlik de dahil olmak suretiyle kadına yönelik sertliği engellemeyi hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak ayrılmış bulunmakta. Daha sonraları karara onlarca defa kez itiraz edilmiş ve dava temyize gitmişti.

Karar “hukuka uygun” bulunmuş oldu

Temyiz ve itirazların üstüne verilen karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşınmıştı. Son karar mercii olan İDDK, bugün yapmış olduğu açıklamada sözleşmeden çekilme kararını “hukuka uygun” bularak sonucu nihai olarak onadı. “Dava mevzusu cumhurbaşkanı sonucunda yetki ve biçim unsurları yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.” açıklamasıyla beraber 2 Ocak 2023 tarihinde Türkiye, resmi olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş oldu.

İstanbul Sözleşmesi neden mühim?

Türkiye, 2011 yılının Mayıs ayında Fransa, Almanya ve Belçika benzer biçimde ülkelerin dahil olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne dahil olmuştu. Bu sözleşmenin en büyük amacı, kadına yönelik şiddetle savaşım etmek. Bu sözleşme yardımıyla kadına ve aile içine gösterilen şiddete sıfır hoşgörü gösterilmekle beraber, sertlik yanlısı bireylerin düşüncülerinin değiştirilmesi amaçlanmaktadır. Sözleşme kapsamına giren suçların içinde fizyolojik, cinsel, ruhsal ve ekonomik sertlik, rahatsız etme amaçlı takip, zorla evlendirme, saldırı, kadınların sünnet edilmesi ve kürtaja yada kısırlaştırılmaya zorlama bulunur.

Bir öteki hedefi kadın ve erkek arasındaki eşitsizliği gidermek olan bu sözleşme, vatanımızda yaşayan kadınlar için dirimsel ehemmiyet taşıyor. Siz de minimum hepimiz benzer biçimde her gün vatanımızda kadınlara meydana getirilen saldırılara, kadın cinayetlerine tanıklık ediyorsunuz ve bugüne dek kadınların en büyük umudu olan İstanbul Sözleşmesi, ne yazık ki bugünden itibaren vatanımızda geçerli olmayacak. 

Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden neden çıkma sonucu aldı? 

45 ülke ve Avrupa Birliği tarafınca imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nin en büyük amaçlarından biri de değişik cinsiyet kimliklerine karşı meydana getirilen eşitsizliğin giderilmisiydi. Bildiğiniz suretiyle vatanımızda kadınlara olmasıyla birlikte değişik cinsiyet kimliklerine haiz insanoğlu da toplumdan dışlanmaya çalışıyor ve bilhassa son zamanlarda LGBTi fertleri, dine ve kültüre uygun olmadıkları sebebi öne sürülerek hak etmedikleri muameleleri görüyordu. 

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasının en büyük sebeplerinden biri de sözleşmede geçen cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği benzer biçimde kavramların Türk aile yapısına uygun olmadığı düşüncesiydi. İptal sonucunda gösterilen en büyük gerekçelerden biri, İstanbul Sözleşmesi’nin eşcinsel evliliğin önünü açmasıydı.

Tüm bunların yanı sıra Aile, Emek verme ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Türkiye’nin kadınları korumak için İstanbul Sözleşmesi’ne gerekseme duymadığını, ülkemizdeki hukuk sisteminin yabancı bir sözleşmeden daha kuvvetli ve dinamik bulunduğunu dile getirdi.