İşte Türkiye’nin Sıfır Vasıta Alma Oranındaki Değişim

Tüm dünyada tesirini gösteren çip krizinin etkilerine bir de yaşadığımız ekonomik kriz eklenince vasıta sahibi olmak, hele ki sıfır vasıta sahibi olmak bir fazlaca zorlaştı. Türkiye’deki otomotiv pazarının analizini meydana getiren EBS Danışmanlık şirketi, ülkemizdeki sıfır otomotiv satışlarına dair bir rapor yayınladı.

Bilhassa son birkaç ayda sıfır vasıta tedariğinin yetersiz olması, otomotiv pazarında yeniden bir düşüşün başlamasına niçin olmuştu. Araçların marka modeline bakılırsa listelendiği satış grafiği incelenerek, geçtiğimiz senenin bu dönemleri ile meydana getirilen karşılaştırma sıfır vasıta satın alma oranında %40’a kadar bir düşüş olduğu görüldü.

Türkiye’nin sıfır vasıta alma oranı

Çip krizine bağlı tedarik problemleri birçok alanda görülse de otomotiv sektöründe yaşanmış olan aksamalar, uzun bir dönem daha tesirini gösterecek benzer biçimde görünüyor. Birçok firmanın üretimini durdurmasına, küçülmesine ve daha pek oldukca soruna neden olan çip krizi; devletimizde tedariğin yanı sıra sıfır otomobil alım gücünde azalmalara niçin oldu. Otomotiv satışlarına dair çözümleme meydana getiren bir şirketinin verilerine bakılırsa, Türkiye’nin sıfır vasıta alım gücü geçen yıl bu zamanlara bakılırsa %40 düştü.

Pandemi sürecinin hafiflemesiyle sektörde yaşanmış olan hareketlilik sonucunda otomobil fiyatlarının düşmesi beklenirken, satışlar oldukça düştü. Türkiye’de 41 markanın 275 değişik model otomobili satılıyor. Sadece meydana getirilen analize bakılırsa Türkiye’nin sıfır otomobilde alım gücü yalnızca 10 modele yetiyor. Satış grafiğine baktığımızda bir tek 4 modelden 20 bin, 10 modelden 10 bin, 22 modelden 4 bin tane satılmış olduğu görülüyor.

Ek olarak listede yer edinen ilk 10 modelin 7’si Türkiye’de üretiliyordu. Kasım ayından itibaren Honda Civic’in Tayland’dan ithal edilmeye başlamasıyla Türkiye’de üretilen model sayısı 6’ya düşecek.

2022’nin ilk ayları ülkemizdeki otomotiv sürecinin geleceği hakkında daha detaylı düşünce verecek olsa da yaşadığımız sürecin etkilerinin gelip geçici bir kriz olmadığı açıkça görülüyor.