Zürafaların Etken Bir Toplumsal Yaşama Haiz Olduğu Ortaya Çıkt

Uzun boyunları ve zarif yapılarıyla savanların prens ve prensesleri sayılabilecek zürafalar, 1991 senesinde yayımlanmış bir kitapta “toplumsal anlamda soğuk ve türdeşleriyle uzun soluklu bağlar kurmayan”, genel olarak beslenmeye odaklı hayvanlar olduğu bilgisine yer verilmişti. O zamandan beri zürafalar her insana ‘tepeden bakan’ canlılar olarak biliniyordu.

2 Ağustos’ta Mammal Review’da gösterilen bir araştırma, gerçekte bu durumun tam tersinin yaşandığını ortaya koydu. Bristol Üniversitesi’nden vazife icra eden uzmanlar, zürafalarla ilgili daha ilkin yayımlanmış 404 makaleyi incelediler ve ortaya çıkan bulgular, zürafaların kendi içlerinde anaerkil bir cemiyet oluşturduğunu gösterdi.

Dişi zürafalar ölen yavru kendisinin olmasa bile üzülüyor

Araştırmalardan elde edilmiş veriler, dişi zürafaların hemcinsleriyle ve kendi yavrularıyla uzun soluklu ilişkiler, ara sıra başka yavrularla yakın bağlar kurduğunu ortaya koydu. Dişi zürafaların, grupta bir yavru öldüğü süre, ölen kendi yavrusu olmasa bile üzülmüş olduğu sonucuna da ulaşıldı.

Büyükanne hipotezine gore, insanoğlu üreme kabiliyetini kaybettikten sonrasında da bir süre yaşamaya devam ediyor ve buna katil balina ve fil şeklinde canlı türleri de dâhil. Yeni bulgular, hipotezin zürafalarda da geçerli olabileceğine işaret ediyor; nitekim “üreme sonrası” devrin dişi zürafaların hayatlarının yüzde 30’unu teşkil etmiş olduğu ulaşıldı. Bu oran fillerde yüzde 23, katil balinalarda ise yüzde 35 olarak kaydedildi.

Araştırmayı derleyen ekibin yazarlarından olan ve zürafaların karmaşık toplumsal sisteme haiz bulunduğunun kabul edilmesinin 2021’e kadar uzamasına şaşırdığını söyleyen Zoe Muller, mevzu hakkında şunları söylemiş oldu: “Zürafa ‘büyükannelerin’ grup üyelerinin hayatta kalmasında mühim rol oynadığını düşünüyorum. Bunların grupların data deposu olması olası. Sadece yavruların bakımında ve gençlerin yetiştirilmesinde de mühim rol oynuyorlar.”